Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd; Önderimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mü’min kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
Hiç kuşkusuz yazımızın başlığını gören herkes, dün kamuoyuna yansıyan ve detaylarını okuduğunda herkesi şaşkına çeviren gelişmeyi hatırladı. Evet! Dilipak abimizin, bizim de ayda bir Kürsü programında konuğu olduğumuz kendisiyle 5 yıl Milli Diriliş programını birlikte yaptığımız Bülent Deniz kardeşimle birlikte icra ettiği Akit tv ekranlarındaki programının 7. yılında durması ve bunun üzerine yazılarına son verme kararını duyurması camiamızı üzdü. Ben de şahsen çok üzüldüm. Bir orta yol bulunamaz mıydı, ara formül olamaz mıydı diye de taraflarla görüştüm. Nihayetinde alınan bu karar hayırlara vesile olsun. Biz, bilemeyiz! Allah bilir. Dilipak abimiz, Anadolu’muzun İslam’laşma sürecinde fikir ve siyasi mücadelede hep ön safta mevzi almış, kalemi ve kelamıyla yüreğimize su serpmiş, bizi hep düşünmeye sevk etmiş bir isimdir. Cevvaldir, cesurdur! O her daim, mevzide mücadeleyi tercih etmiştir. Tehditler almış, evi haczedilmiştir. Akit Medyamız ise bu yiğitlerin toplandığı amiral gemisidir! Merhum ve mağfur Mustafa abimizi defnedeli daha 2 hafta oldu. O da olsa çok ama çok üzülürdü.
İhtilaflar, fikri ayrılıklar hep olur ve olacaktır. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Temiz kalpli, kimse hakkında kötülük düşünmeyen, özü sözü bir manasına gelen Dili Pak; özü sözü bir olan insana verilen güzel bir sıfattır! Ahlak-ı Hamide’dir!
Bu güzel özellik, bilhassa halkın öncüleri olan siyasiler, yazarlar ve hatipler camiasının şiarı olmalıdır!
Kalbi, yani vicdanı temiz ve cüzdanı temiz olmanın yolu İmanı ve Ameli temiz olmaktan geçer! Bu da hepimizin birbirimize; Hakk’ı, sabrı ve doğruyu tavsiye etmekle kazanılacak bir karakterdir, erdemdir! Eylemdir! Ve hepimizin için elzemdir!
Hangimiz “la yus’eliz?” Hangimizin hatası yok? “Hatasız dost arayan dostsuz kalır” sözü bu toplumun tecrübeler birikimidir.
Kişinin gerçek dostu her yaptığını alkışlayan şakşakçı hesabî dalkavuklar değil, dili-gönlü-zihni pak olan gerçek uyarıcı hasbî kardeşleridir!
Tarih, başarıdan başarıya koşmuş nice sultanların sonlarının etrafındaki hesabî bukalemun, dalkavuk ekipleri tarafından acı hüsranla bitirildiklerinin örnekliğiyle doludur. Kösedağ ve Mürted (Ankara Savaşı) tecrübemiz, hazin değil midir?
Birbirimizi tanımaya, birbirimizi anlamaya ve birbirimizle anlaşmaya çok ihtiyaç duyduğumuz bu karanlık dönemde dili pak olanların uyarılarına çok ama çok ihtiyacımız var!
Tv’lerde, köşelerinde her şey pür-ü pakmış intibası vererek, sokaktaki gerçekle aralarına mesafeler koyan ve fildişi kulelerinde oturan sözde gazeteci ve uzmanların öfkeyi arttırmaktan başka neye faydaları var?
“Sıkıntılar var ama aşacağız” motivasyonuna çok ama çok ihtiyacımız var.
Dili yani gönülleri ve vicdanları yalanlarla, tuzaklarla ve kuyu kazmalarla necisleşen hesabîlerin; akı kara, karayı ak gösterdikleri bir şeytani Medya’nın sihir saldırıları döneminde dili pak olan hasbîlerin uyarılarına çok ama çok ihtiyacımız var!
“Mümin Müminin aynasıdır!” Hadis-i Şerif’i gereği birbirimize hatalarımızı, yanlışlarımızı çekinmeden hatırlatarak aynalık görevi yapacak dili pak olanlara çok ama çok ihtiyacımız var!
Söylemi, eylemi ve gönlü (dili) pak olduğu için makamından olduğuna, ne cenderelerden geçtiğine şahid olduğumuz Receb Tayyib Erdoğan Kardeşimizin Reis-i Cumhur olduğu hafta Ulusa Seslenişinde “Bizim, bizi uyaracak milli bir muhalefete ihtiyacımız var!” sözlerinin ve “Ömerler arıyorum” feryadının ne kadar isabetli olduğunu şimdi daha iyi idrak ediyoruz!
Küffar, karanlık küresel çete gemileri azıya almış, tüm gücüyle saldırırken mevzide oluşacak tek bir boşluk surda açılacak bir gedik demektir. Din-u devlet, mülk-ü millet, rızaenlillah, fisebilillah gayretle kendini her anlamda ispat etmiş, samimiyetini göstermek için bir 30 yıla daha ihtiyaç duymayacak dili paklara çok ama çok ihtiyacımız var!
Uyarılarımızı yaparken “Mübeşşiren ve Neziran” (Müjdele ve Uyar) emr-i ilahisini baş tacı yaparak hareketin ve davanın selameti için söylem ve yazılarımızda önce “müjdeleyici, motive edici, moral artırıcı” olmayı ve akabinde “uyarıcı, ikaz edici, teklif getirerek yapıcı eleştirici” olmamıza çok ama çok ihtiyacımız var!
Efendimizin en yakınında Ebu Bekir’i, Ömer’i, Osman’ı, Ali’si vardı. Bir üst daire de Aşere-i Mübeşşiresi bulunurdu (cümlesine selam olsun) ve her biri fikri, duruşu, tavrıyla nev-i şahıslarına münhasır şahsiyetlerdi. Ve bu en büyük zenginliğimizdi. Bu kaht-ı rical zamanlarında mevcudu az olan dili pak’ların sayısı artsın diye gayret göstermeye çok ama çok ihtiyacımız var!
Yıllarca zalimin karşısında mazlumun yanında İslami duruşuyla desteklediğimiz Akit Tv yöneticilerinin acilen bu yanlış kararından döneceklerini ve Dilipak abimizle feraset ve basiret anlayışıyla yeniden anlaşacakları sulh kararını bekliyoruz.
“Allah’ım! Hakkı Hak bilip Hakka uymayı, Batılı da batıl bilip ondan kaçınmayı hepimize nasip eyle! Ve düşmanların olan kâfir ve münafıkların hile ve tuzaklarından hepimizi koru! Aramızda muhabbeti ve uhuvveti arttır! Dün, Sıffın’da Cemel’de kardeşi kardeşe düşürenlerin oyunlarını anlamayı, aynı oyunlara düşmeme ferasetini bize ikram et!” Amiin.
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle,
Selâm, sevgi ve duayla...
YORUMLAR