“Depremler olmasa dünya ne güzel olurdu” diyor düşünceler. Oysa depremler, dünyanın nabzıdır. Hiçbir dünyanın herhangi bir yerinde irili ufaklı hiçbir deprem olmasa dünyanın sonu gelmiş ve yerinüzünde yaşam bitmiş demektir.
Doğa olaylarını felakete çeviren insanoğludur.
Çünkü doğanın hareket eden sanki gibi bir yasası vardır. O yasaya insanoğlu uyum sağlamak zorundadır. Yani dünya “Sen yaşamazsan yaşayamam” demez. İnsanoğlunun yaşaması için depremlerini eksik etmez, depremler üreterek bizin yaşantımızı sarsar.
Anadolu, dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerindedir.
Türkiye, dünyanın en önemli deprem kuşaklardan olan Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunmaktadır. Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Alp-Himalaya deprem kuşağı, Atlas Okyanusu’ndan başlayarak Akdeniz üzerinden Türkiye’ye, oradan da Doğu Anadolu Bloğu ve Batı Ege Bloğu’na doğru uzanmaktadır. Bu tektonik konumu nedeniyle Türkiye’de meydana gelecek en büyük kısım deprem riski altındadır.
Geçmişte birçok yıkıcı depremler yaşandığı gibi, gelecekte de meydana gelebilecek depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrama riski ile her zaman yüzleşmeye hazır olmalıyız.
Türkiye’de 30 yılda bir yıkıcı bir depremin olma riski %90’ın üzerindedir!
Yurdumuzun %92’sinin deprem kuşağında olduğu, nüfusumuzun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin ve barajların %75’inin de deprem bölgelerinde bulunduğu yaşanarak birer birer gerçekliktir. Nüfusun %70’ten fazlası birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Türkiye’de bilinen toplam uzunluğu 23 bin 556 km uzunluğa sahip bu 170 fay kesimi vardır ve bunlardan büyüklüğü 5 ve üzeri deprem üretebilecek diri fay veya fay segment sayısı 485 civarındadır.
Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde 30 yılda içerisinde yıkıcı bir depremin olma olasılığı %90’ın üzerindedir. Yani 30 yaşında iseniz ve bir deprem felaketinden etkilenmeden şimdiye kadar geldiniz ise, doğru davranın, zira riskli bir coğrafyada yaşam demektir. 50 ya da itibaren basılacak uzere önümüzdeki 30 yılda herhangi bir zamanda, ne yazık ki yanlış yerde yanlış zamanda yanlış binada iseniz muhtemelen cenazenizin enkazdan çıkarılma veya sakat kalabilme ihtimaliniz %90’ın çok üzerindedir!
Türkiye bir deprem ülkesidir. Bu gerçek maalesef bizlere yaşadığımız son depremlerle en acı şekilde hatırlatılmıştır.
Her an yıkıcı bir depremin olabileceği belirsizliği, arabamızı alırken gösterdiğimiz hassasiyet, ev alırken de aynı derecede bir hassasiyet ve sorumluluk çerçevesinde göstermeliyiz.
Yaşam hakkı anayasal bir haktır. Bu hakkı korumak evleklerin ve hükümetlerin ana görevidir.
YORUMLAR