Hak'kını ve Had'dini Bilmek
Reklam
Dr. Mustafa Naci Yalçınkaya

Dr. Mustafa Naci Yalçınkaya

Köşe Yazısı

Hak'kını ve Had'dini Bilmek

28 Aralık 2015 - 10:39

Ferdi  hayatımızda da toplumsal hayatımızda da HAK ve HAD kavramının  yeterince bilinip yaşanılması iç ve dış huzurumuz için çok gerekli olduğunu düşünürüm.İyi bilmediğimiz bu iki kavramı hepimiz yanlış olarak kullanıyoruz.Ve önce kendimizden  başlayarak aile ve toplumsal barışımızı kaybediyoruz.Sonrasında kavgalar,haksızlıklar,suç ve suçluların kol gezdiği bir dünyada(ülkede-şehirde-evde) mutlu yaşamanın yollarını arıyoruz.Hatta bu amaç için avuç dolusu paraları işin uzmanlarına(!) harcamaktan da geri kalmıyoruz.

 

Canlı ve cansız tüm varlıklar kendi hakları çerçevesinde yaşar ve asla hadlerini aşmazlar,İnsan hariç.Aklı ile karar vererek yaptığı ve yapmadığı her işte iradesini kullanan insan bu davranışlarının  sonuçlarını kabullenmesi gerekir.İşte burada sorunlar başlıyor.Çünkü her insan yaptığı( ve yapmadığı ) her fiilde kendini haklı gördüğü için yapar(veya yapmaz).Ancak sonuç istediği gibi olmayınca da sorumluluğu başkalarına yüklemek ister.Zaten insanı diğer canlılardan ayıran da bu davranıştır.Diğer canlılar hal ve hareketlerini yaparken “akıl-irade” kullanamaz.Yaratılış olarak genlerinde ne varsa ona göre hareket ederler.

Canlılar alemine baktığımızda hiçbir canlının ihtiyacından fazlasını stok ettiği görülmez.Eğer yiyeceğinden arda kalan varsa kalanı muhakkak bir başka canlı yer.İnsan haricindeki canlı-cansız varlıkların hayatında;

 

*İsraf olmaz

*Haksızlık olmaz

*Kimse ihtiyacından fazlasına göz dikmez

*Bunun için kumpas kurmaz

*Yalan konuşmaz

*Kavga etmez

*Karşısındakini yok etmek için uğraşmaz

*Öldürmez…..

 

Çünkü yaratılış olarak HAKKINI ve HADDİNİ bilir.Peki biz insanoğluna ne oluyor da HAK ve HAD kavramını yok sayıyoruz.Bu da bizim yaratılış genlerimizde var.Habil-Kabil den bu yana var olmuş ve kıyamete kadar da devam edecek.

Yaratılıştan gelen haklarımız, günümüzde TEMEL İNSAN HAKLARI  olarak ifade ediliyor.Hemen her sosyal oluşumun kendine göre temel insan hakları tanımı var.Tek tanrılı dinlerde bu tanımların bir birine daha yakın durduğu söylenebilir.Ve dinler, esas olarak mensuplarının  hak ve had kavramlarını özümsemesi için vardır.Bu iki kavram sayesinde kamil insan tanımına kadar yücelme mümkün olur.

 

Bu gün özellikle sosyal medyada sıkça gördüğümüz “TARİKATLARI” kötüleyen ,aşağılayan hatta suç odağı olarak tanımlayan söylemler mevcut.Ama aynı kişiler ,meditasyon,yoga gibi ruhun terbiyesini hedeflediğini söyleyen akımları çağdaş bir akım olarak kabul eder.

 

Halbuki inancımızda çok önemli bir yer tutan “tasavvuf ve kamil insan olma arzusu” tam da ruhun gerçek huzuru bulma yolu ve yordamı olduğunu  görmeyiz.Görmediğimizi bilemez bilmediğimizi de yaşayamayız.Üstelik görmediğimiz,bilmediğimiz her şeyden de korkarız.

Bir canlının ana rahminde oluştuğu ilk andan itibaren başlayıp dünyaya geldikten sonra son nefesini verene kadar sahip olduğu “hak”larının neler olduğunu bilmek öğrenmek herkesin sorumluluğudur.Bu hak ;renk,cinsiyet,inanç-inançsızlık,ırk ayrımı olmadan sahip olunan hak tır.Bu hak’kı  korumak,sağlamak topluluklar olarak yaşamak zorunda olan  insanlar için yaşadığı topluluğun  ORTAK KURALLARDIR.

 

Temel insan hakları haricindeki hak ve yükümlülükler kişilerin yaş,cinsiyet,meslek,yetenek,emek ve bilgi vb özelliklerine göre değişkenlik gösterir.İşte tam da bu noktada en küçüğünden en büyüğüne kadar çıkan kavgaların kıvılcımı yatar.Savaşlar da bu hak kavramının iyi anlaşılamamasından çıkar.Hakkını alamayanla haddini aşan arasındaki dengesizlik insanları kavgaya ,mücadeleye ve savaşa kadar sürükler.

 

Aslında biz Müslümanlar bu konuda diğer din ve ideolojilere göre şanslıyız.Çünkü “İslam Dini”  yaratılan her canlı-cansız varlığın “HAK VE HAD” sınırlarını belirlemiştir.Bize düşen görev  günümüz şartlarına göre  HAK ve HAD kavramlarını iyi tanımlamak ve uygulamaktır.

Bir örnek ile daha iyi anlaşılacağına inanıyorum;

Adaletinin yanında hiddetinin de çok olduğunu bildiğimiz Hz. Ömer (r.a.) döneminde evinde gizlice içki içen alem yapan bir adam  vardı.Alem yaptığı bir zaman  Hz. Ömer (r,a.) onu suçüstü yakalamak için duvarın üzerinden atlayarak adamın evine girdi. O adam  Hazreti Ömer’e (r.a.) hitaben Ey “Emire’l- Müminin! Başkalarının gizli halini araştırmanın İslam’da yasak olduğunu bilmiyor musun ve izin almadan  evime girdin,üstelik evlere kapılarından girin emri olduğu halde  duvardan atlayarak evime nasıl girersin ” demesi üzerine Hz. Ömer (r.a.) bu ikaz karşısında hemen geri çekilir, özür diler ve bir daha böyle bir şeye tevessül etmez.

 

İnancımız olan İslam Dini sadece ibadetlerden ibaret bir din olmadığını hepimiz biliyoruz da bunların neler olduğu konusunda bilgimiz  yok denecek kadar az.

*Her türlü kusurunuzu affederim amma kul hakkı hariç diyen Allah(c.c)ın bu emrini yerine getirebilsek dünyamızda kavga olur mu?.

*Fakirin zenginin malında hakkı vardır ve bunu zekat ile kurumsallaştıran dinimizin yaşandığı yerde fakir kalır mı?.

*Çalıştırdığınız işçinin hakkını alın teri kurumadan verin diyen Peygamberimizin emrinin uygulandığı yerde işçi-işveren kavgası olur mu?

*Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir emrini uygulayabilsek yer yüzünde aç kalan olur mu?

*Akrabasını-eşini dostunu  arayıp sormayanın duası kabul olmaz diyen bir peygamberin ümmeti olarak dualarımızın kabul olmayışından nasıl şikayetçi oluruz?

*Komşusunun kendisinden emin olmadığı kişi iman etmiş olamaz emri hakkıyla yaşansa komşu kavgaları,cinayetleri olur mu?

*Bir Müslüman korkaklık,cimrilik hatta zina bile işleyebilir amma asla YALAN SÖYLEYEMEZ.Yalanın olmadığı bir dünya herkesin ortak arzusu değimlidir?.

 

 

Bu hususlar sıralanabilir.Biz,ana rahmine düştüğümüz ilk andan itibaren insan olarak sahip olduğumuz HAKLARIMIZI  doğru öğrenmek ve yaşamak için Dinimizin  sadece ibadetlerden oluşmadığını hayatımızın her anını düzenlediğini bilir ve bunları öğrenirsek HAKLARIMIZI DA HADDİMİZİ DE öğrenmiş oluruz.Bunun için İslam inancının  ilk emri olan OKU emrini yerine getirmek yeterli olur kanaatindeyim.Buradaki “OKU” emri yazılan bir şeyi okumak ile kısıtlanamaz.hayatı okumak,kainatı okumak,tefekkür etmek,olaylara vakıf olmak gibi çok geniş kapsamlı bir emirdir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum