İnsanların ve toplulukların hayatında DİN kavramının yeri olduğu kadar GELENEKLER DE –ÖRFLER DE en az o kadar önem arz eder. Dinler ,insanların ve toplulukların hayatında “HELAL ve HARAMLAR “ olarak yer bulur.Hayatımızda her daim var olan GELENEK-ÖRF ise dinin açık emirlerine aykırı olmadıkları sürece dini bir kural gibi kabul edilirler .Dini emir ve yasaklar,İSLAM AKAİDİ--İLMİHALİ çerçevesinde yaşanırken bunların dışında kalanlar ise SOSYOLOJİK olarak değerlendirilir.İster dini ister gelenek olsun KURALLARIN muhatabı İNSAN olup ,insanın mutluluğu ile toplum barışını egemen kılmayı hedeflerler. Ülkemizde asırlardır kutlanılan;Mevlit,Regaip,Miraç,Berat,Kadir kandillerine son yıllarda Kutlu Doğum Haftası da eklenerek kutlanıyor.Bunların içinde Kur’an da bahsi geçen Kadir gecesi ve Miraç Hadisesidir.Diğerleri sünnet ve İcma ve örf olduğu söylenerek kutlanagelmiştir.Zaten bu kutlamalar Peygamberimizden 3-4 asır sonrasında başlamış olup tüm İslam aleminin ritüelleri ortak olarak kutladığı gün-geceler de değillerdir.Bizde ise 16.yüzyılda yaşamış Osmanlı Padişahı II. Selim döneminde kutlamalar kandiller eşliğinde kutlanarak kurumsallaşmış.Sonuç olarak 400 yıl civarında bir süredir kandil kutlamaları yapılıyor.
İslam Akaidi açısından KANDİL KUTLAMALARININ muhteviyatını ve gerekliliğini en ince ayrıntısına kadar değerlendirmek İLAHİYATÇILARIMIZIN uzmanlık alanıdır.Bizim bildiğimiz ise;dinimizin ana kuralları içinde olmadıklarıdır.Buna rağmen kutlamalardaki amaç bu tür geceleri vesile ederek nefislerimizi terbiye etmek, ibadetlerimizi artırmak ve Allah'ın rızasını kazanmaya çalışmak olmalıdır.
Bir de işin GELENEKSELLEŞMİŞ sosyolojik boyutu var.Toplulukları millet yapan,grupları-cemaatleri bir birine yaklaştıran ve bireyin yaşadığı topluluk içinde mutlu-güvende olmasını sağlayan GELENEKLER-ÖRFLER vardır.Ülkemizde yaklaşık 400 yıllık geçmişi olan KANDİL kutlamalarındaki ritüellerin GELENEK boyutundan AKAİD boyutuna taşınması asıl tehlikeyi oluşturur.Bu konuda başta ilahiyatçılar olmak üzere herkesin sorumluluğu var.Kandil kutlamalarında gelenek göreneklerin AKAİD KURALLARI yerine geçmemesi gerekir.
Devletlerin uzun yaşamasında “anayasa ve yasalarının” evrensel hukuk ile uyumlu olması belirleyicidir.Aynı şekilde milletlerin huzur ve barışın içinde yaşamasında gelenek-örflerin yeri büyüktür. İslam fıkhının teşekkülünde “kitap-sünnet-İcma ile beraber gelenek ve örf” te önemli bir yer oluşturur.Ancak burada en büyük tehlike “gelenek ve örflerin” kitap ve sünnet ile eşdeğer hale getirilmesidir.Böyle bir durumda mezhepçilik,dinden çıkma ithamları ve en kötüsü de din adına terör eylemlerine kılıf uydurulabiliyor olmasıdır.
Teknolojinin gelişmesi,sanal dünyanın her tarafa yayılıp ulaşılabilir olması ve kapitalist sistemin tüketim çılgınlığı yepyeni bir gelenekoluşturdu.”İLETİ-MESAJ DÜNYASI”.Twitter,Facebook,whatsap gibi ücretsiz mesajlaşmadan önce GSM operatörleri KANDİL KUTLAMA-MESAJLAŞMALARINDAN ciddi paralar kazandılar.Kişisel olarak bu tür iletişim yolları yerine dostlarımı arayıp “sesini” duymak daha insani bir yöntem olarak görüyorum.Buna yılbaşı ,bayram ve taziye mesajları da dahildir.Sosyal medya ile kutlamalar yapmak sosyalleşme olmasa gerek.
Sonuç olarak dinimiz, cehaleti insanların barış,huzur ve mutluluk içinde yaşamasına en büyük engel görmüştür.Bu engeli aşmanın yolu olarak ta ilim tahsili farz kılınmıştır.Aksi halde “hoşafın yağı” için isyan eden yeniçerilerden farkımız kalmaz
YORUMLAR