Sevgili okurlarım; Sonbaharın son ayından hatta bu son ayın ilk haftasından hepinize kucak dolusu merhaba…Kışın yaklaşmasıyla birlikte çoğumuzun fiziksel aktivitelerinde azalma görülmekte, kapalı alanlarda kalma olasılığımız artmakta, okula giden çocuklarımızın ve iş hayatında olanlarımızın daha yüksek oranda oturarak işlerini yapma süreci fazlalaşmakta… Hele kış mevsiminin o kendine has ısısıyla beraber karbonhidrat alımı da yükselince hepimizde kilo artışı görülmeye başlamakta… Ben de sonbahar mevsiminde dünyaya gelmiş ve mamayla büyütülmüşüm…Ne yazık ki annemin hiç sütü olmamış… İyi de beslenmişim vakti zamanında… Hatırlıyorum da ilkokul üçte sınıfın ortasına tartıyı koyarak herkesin sırayla tartılmasını isteyen öğretmenimiz, benim sınıfın en “şişko” öğrencisi olduğumu gözler önüne sermişti. Hiç o güne kadar bu durumuma dikkat etmemiştim çünkü çevremdeki büyüklerimin hemen hemen hepsi kocamanlardı. Elbette bu yaşantının üzerimde yarattığı baskıyı, utancı, kırgınlığı tahmin edebilirsiniz sanırım. Sınıf arkadaşlarımın gülüşmeleri, alaycı tavırları o anda sınıftan ışınlanma hayallerime kapı açmıştı. Kiloma göre boyum da çok uzun olmadığı için neredeyse 1-2 yaş büyük çocukların kıyafetlerinden seçmeye çalışırdı annem-babam… Velhasıl çok uzun yıllar kilo problemi yaşayan bir çocuk oldum. Gelişim kavramından bahsederken döllenmeden itibaren organizmanın zihinsel, fiziksel, dil, duygusal ve sosyal açıdan belli koşulları sağlayan en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydeden değişimi şeklinde bir ifade paylaşmıştım sizlerle. Bu haftadan itibaren de çocuklarda bu gelişimsel alanlarda gözlenen değişikliklere değinmek istiyorum. Peki sizce neden böyle bir örnekle giriş yapmış olabilirim? Bedendeki niceliksel değişimleri kapsayan bir gelişim alanından başlamak istediğim için belki de… Bu alanın adı fiziksel gelişim... Boyun uzaması, kilonun artışı, dişlerin çıkması, tüm organların hacimsel artışı, kaslar ve kemikler ile dolaşım, solunum, sindirim ve sinir sistemlerinin gelişimini kapsayan gelişim alanıdır fiziksel gelişim.Araştırmalar, yaşamın ilk günlerinde birçok yenidoğanın, beden ağırlığının %5-7’sini kaybettiğini belirtmektedir. Emme, yutma ve sindirmeye alışınca hızla büyüyen bebeklerin, ilk aylık dönemde haftada ortalama 140-170 gr. aldıkları; dört aylık olduklarında doğum ağırlıklarını ikiye, ilk yaşlarında ise yaklaşık üçe katladıkları bilinmektedir. Bir yaşına kadar ayda yaklaşık 2,5 cm. uzayan bebekler, birinci yaşlarında doğum boylarının yaklaşık 1,5 katına ulaşmaktadırlar. Bu hızlı büyüme, yaşamın ikinci yılında önemli ölçüde yavaşlar. Her ay yaklaşık100-200 gr. alarak yetişkin ağırlığının hemen hemen beşte birine ulaşan 2 yaş çocuğu, yetişkin boy uzunluğunun yaklaşık yarısına da sahip olmaktadır. Yaş ilerledikçe boy ve kilodaki artış oranı giderek azalmaya başlar. Okul öncesi dönemde kız çocuklarının erkek çocuklarına oranla biraz daha küçük ve ince oldukları görülmektedir. Buna karşılık kızlar daha fazla yağ dokusuna, erkekler ise daha fazla kas dokusuna sahiptirler. Elbette her çocuk tektir, biriciktir ve birbirinden farklı büyüme örüntüsü taşımaktadır. Bunun kalıtımdan kaynaklandığı, çevresel yaşantılardan da belli ölçüde etkilendiği bilinmektedir. Dolayısıyla hormonlar, cinsiyet, beslenme, kültürel ve etnik farklılıklar, fiziksel aktivite miktarı, sosyo-ekonomik düzey ve hastalıklar, fiziksel gelişime kalıtımın yanı sıra etki eden faktörler olarak kabul edilmektedir.Orta ve geç çocukluk dönemi, yavaş ve tutarlı bir büyümeyi içerir. Ortalama bir yılda 5-7,5 cm. arası boyu uzayan, yaklaşık 2-3 kg. alan çocuklarda bebeklik yağları azaldıkça kas kütlesi ve gücü giderek artış gösterir. Gelişmiş kas esnekliğine sahip bu dönem çocuklarında gözlenen en belirgin özellik ise vücut oranlarındaki değişikliklerdir.Erken, orta ve geç çocukluktaki yavaşlamadan sonra; temel olarak ergenlik döneminde gerçekleşen, hormonal ve bedensel değişiklikleri içeren, hızlı bir fiziksel olgunlaşma olarak kabul edilen büluğdöneminde büyümedesıçrama görülmektedir. Bu haftaki konumuz fiziksel büyüme ve gelişme olduğu için büluğ, belirleyicileri ve psikolojik boyutları üzerinde detay bilgi vermeyeceğim. Bu konuyu başlı başına farklı bir köşede paylaşmanın daha uygun olduğu düşüncesindeyim. Bebeklikten sonra büyümedeki en hızlı artışın görüldüğü bu dönemde, büyümedeki sıçrama kızlarda, erkeklere oranla iki yıl daha önce gerçekleşmektedir. Ergenlik döneminin başında kızlar, erkeklerle aynı boyda ya da daha uzun olma eğilimindeyken, ortaokul yıllarının sonuna kadar çoğu erkek, kızlarla aynı boya sahip olur ve hatta daha da uzayabilir.Bebeklikten ergenliğe fiziksel gelişimle ilgili bilgilendirmeyi tamamlarken fiziksel aktivitenin arttırılmasına yönelik gerek öğretmenlerin gerekse anne-babaların rehberlik ve katılımlarının önemini de hatırlatmak istiyorum. Çocuklarımızın kas, iskelet ve vücut sistemlerinin sağlıklı gelişimleri için fiziksel aktivitenin arttığı, bol hareketli ve oyunlu günler diliyorum hepimize…
YORUMLAR