İlk dört madde gerçekten hiç değişmedi mi?
Reklam
CÜNEYD  ALTIPARMAK

CÜNEYD ALTIPARMAK

İlk dört madde gerçekten hiç değişmedi mi?

22 Eylül 2024 - 17:04

Son günlerdeki tartışma Türkiye'nin gerçekten ihtiyacı olduğunu düşündüğüm yeni anayasa gündemine dair. Bu ihtiyaç kendisini çokça hissettiriyor. Geçmiş yıllarda da özellikle Açık Görüş'te bu konulara dair yazmıştım. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi "parlamenter sisteme geçiş" teziyle muhalefetin neler önerdiği, neleri nasıl tartıştığı; Cumhur ittifakının gündemine aldığı konuları bu yazılarımda bulmanız mümkün. Birkaçının linkini yazının sonuna bırakıyorum...

EHEM İLE MÜHİM YİNE KARIŞTI...

Bugünlerde güzel ülkeme özgü bir durumla karşı karşıyayız yine. Zira "yeni anayasa ihtiyacı" bağlamında tartışmamız gereken bir konuyu "anayasanın ilk dört maddesi" değişebilir mi, değişemez mi durumuna indirgedik... Bunlar, hepimizin de bildiği gibi, devletin şekli, bütünlüğü, bayrağı, marşı, başkenti ve Cumhuriyetin nitelikleri konusundaki düzenlemeler. Bu konularla kimsenin bir sorunu olduğu kanaatinde değilim. Ama yeni anayasa tartışmasını buradan başlatanların veya böyle bir değişim istendiğine vurgu yaparak mecrayı kaydırmak isteyenlerin "yeni bir anayasa fikri" ile sorunları olduğu çok net...

İLK DÖRT MADDENİN İHATA ALANI

İlk dört madde tartışmasında bilmemiz gereken iki yön var. Bunlar hukuk tekniği ile ilgili durumlar. Birincisi "değişmez" olarak formüle edilen maddeler aslında ilk dört madde değil. Zira ilk üç madde yukarda belirttiğimiz hususları düzenliyor. Dördüncü madde ise şöyle: "Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez". Yani teknik olarak ilk üç maddeye "değişmezlik atfeden" düzenlemenin "değişmeyeceğine dair" bir hüküm yok. Bu hukuk tekniği açısından bir noksan. Bir diğer "mayınlı" alan ise Anayasanın 2. maddesindeki ifadede gizli. Cumhuriyetimizin niteliklerini sayan maddede şu ifade geçiyor: "...başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan". Yani Anayasa'nın başlangıç hükmü de bu atıfla "değişemez" olarak kabul ediliyor diyebiliriz.

1995'TE NE OLMUŞTU!

Gelin görün ki iki değişiklik var Başlangıç bölümüne dair. Bunlardan ilki 1995 yılında yapılmış. Buna göre bölümün başında bulunan ve anayasanın yapıldığı döneme, askeri darbeye ve Anayasaya "Milli Güvenlik Konseyince son şekli verildiğine" dair ifadeler metinden çıkarılmıştır. Bu değişiklik anayasayı "darbe" anayasası olmaktan çıkarmak adına bir "makyaj" düzenlemesi olarak nitelenebilir. Ancak teknik olarak "dokunulmaz" olan bir maddenin atfı içinde kalan bölüm, değişmiştir.

2001'DEKİ DEĞİŞİKLİK DAHA FARKLI...

1995 yılındaki değişikliğin "ilkeler" bağlamında olmadığı için ilk dört madde korumasına girmediği savı ileri sürülebilir. Ancak, doğrudan bu mahiyeti haiz değişiklik de yapılmıştır. 2001 yılında 4709 sayılı kanunun ilk maddesiyle yapılan değişiklikle, Başlangıç bölümünün 5. İlkesinin ilk ibareleri "Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk milli menfaatlerinin..." biçimindeyken "Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin" şeklinde değiştirilmiştir. Bu iki biçimde değerlendirilebilir. "Düşünce özgürlüğü anlamında genişletici bir değişikliktir" de denilebilir, tam aksine "faaliyet" denilerek kapsamda olumsuz bir değişime gidilmiştir" de denilebilir. Ancak tek gerçek vardır ki; Anayasa'nın ikinci maddesinin kapsamında bir değişim yapılmıştır.

DOLAYLI DOKUNUŞ!

Anayasamız 19 kez değişikliğe uğramış. Son yirmi yılda 177 maddelik anayasanın 30'u aynı maddelerde olmak üzere toplam 134 hükmünde değişikliğe gidilmiş. Bugün yapılan tartışmayla gündeme gelen ilk dört maddenin değişmesi bir krize dönüşebilir. Buna teknik olarak bir ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Ancak "değişemez" denilen hükmün bile dolaylı yoldan nasıl değiştirildiğini, değiştirilebileceğini izah etmek istedim bugün.

TEMEL SORUNLARI UNUTMAYALIM...

Burada neticeten temel sorunun şu olması gerekiyor bence. İlk dört madde içinde uygulamada bizzat yorum kaynağı olarak atıf yapılan kavramlar neler? Bu kavramlardan neler anlaşılacağının ayrı bir madde de düzenlenip tahkim edilmesi mümkün olamaz mı? Ve tüm bunlardan öte en temel soru da şu olmalı bence:

Mevcut anayasa ile yeni bir yüz yıl mümkün müdür?

İlgi duyanlar için Açık Görüş Yazılarımın linki:

Yeni anayasa yeni Türkiye demek:

YORUMLAR

  • 0 Yorum