Yazının icadından, matbaanın keşfine; Tercümân-ı Ahvâl’den yerel gazeteciliğe; basın işletmelerinin doğuşundan internetin bulunmasına; basının elektronikleşmesinden, yerel medyanın “sınır aşan” hale gelmesine evrilen bir süreçteyiz. Yerel medya, internete entegre olunca; uluslararası nitelik kazandı. Yerel haber siteleri artık ulusal ve uluslararası düzeydeki haber kurumlarına kaynak oluyor. Nereden nereye diyebiliriz ama mesele aslında başladığı yere döndü: Yerelin önemi arttı!
Farkında olmadığımız bu geri dönüş, bu alanda çalışan kıymetli isimlerine yeni yükümlükler yüklüyor. Dünya değişiyor, eskiden aklımıza dahi gelmeyen kavramları, hassasiyetleri ve kaygıları gündemleştirmek durumunda kalıyoruz. Ya da önceleri dikkatimizden kaçan durumların önemini kavrıyoruz. Bunların birçok örneği var ki bunlara yazılarımızda değineceğiz. Bugün kişisel veriler ve basın bağlamında birkaç bilgi verip bu sahada çalışanların dikkatini çekmek istiyoruz. Bunu yaparken de yalın bir anlatımı tercih edeceğiz zira konu biraz karmaşıklaş ve bunu yazı diliyle daha da ağdalı hale getirmek istemiyoruz!
Basın Hürriyeti, Haber Alma Hakkı!
Anayasamızın 28.maddesi basının hür olduğunu, sansür edilemeyeceği belirtir. Ve devlete “basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri” almasını ödev olarak verir. Anayasanın 26. ve 27. maddeleri de bu bağlamda önemlidir düşünceyi açıklamak ve fikirleri yaymak devlet güvencesindedir. Bunun içindir ki basının önünün kesilmesi Anayasanın iki temel kuralını ihlal etmektir. Zira basın, toplumun bilgilenmesini sağlayan, fikir üretilmesine, insanların düşünmesi yardımcı olur. Bilinmeyenleri duyurur, kamu adına takip eder ve kamuoyunu bilgilendirir. Bunun içindir ki yasama, yürütme ve yargıya ek bir kuvvet, yani 4.kuvvet olarak vardır ve şeffaflık sürecinin temel aygıtıdır. Şüphesiz basının da bu hakkı kötüye kullanması düşünülemez. Onu mutlak sorumsuz yapmaz. Ama kamu adına basının faaliyetlerine daha fazla tolerans gösterilmesi gerekir. Birçok yönden çerçeve çizilmiş ve kısıtlar belirtilmiştir. Bunun en yenisi “Kişisel Veriler” meselesidir!
Kişisel veri nedir?
Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Kanunun Kişisel veriyi çok genel bir kapsama oturtmaktadır. Buna göre kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi, kişisel veridir. Yargıtay bir kararında; “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan ‘kişisel veri’ kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (Kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi ), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir” şeklinde ifadelere yer vermiştir. Özetle bu saydıklarımız kişisel veridir. (Y.15.CD E.2019/8797)
Kişisel Veriler Koruma Kurulunun Kararları
2022 yılındaki bir kararında Kurul; Kişisel veri niteliğindeki bilgilerinin yer aldığı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sınav sonuç belgesinin yerel haber sitesi tarafından açık rızası olmaksızın paylaşılmasını hukuka aykırı bulmuştur. (T. 06/01/2022, K.2022/13) Bir başka olayda ise bir haberde babasının kanser tedavisi gördüğü için yazılarına ara vermesi bahsinin yer alması üzerine kurul gündemine gelen olayda kurul “özel nitelikli kişisel veri niteliğindeki sağlık verisinin söz konusu köşe yazısına konu edilerek yayımlanmasını” hukuka aykırı bulmuştur (1). Bir başka kararda ise “Bir gerçek kişinin adının geçtiği bir gazetedeki köşe yazısının, kişinin hala kamuyu ilgilendiren bir konumda olduğu hususu da dikkate alınarak, ifade özgürlüğünün bir yansıması olan basın özgürlüğünün kapsamında olduğu değerlendirildiğinden 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca, ilgili kişinin söz konusu köşe yazısının silinmesine yönelik talebine ilişkin olarak Kurulca yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığına karar verilmiştir.(2)”
AİHM’in Bakışı
AİHM “adil dengeden” bahseder. Kişisel verilerin korunması ile “özel hayata saygı” ve “ifade özgürlüğü”, basın hürriyet ive haber alma hakkı kapsamında bir denge kurmak gerektiğin belirtir. Burada üç temel husus irdelenir: Birinci verilen bilginin kamu yararına olup olmadığıdır. İkinci durum ise kişinin tanınmışlık seviyesidir. Ve son olarak da tanınan kimseye özgü bu verinin nasıl sunulduğu sorunudur. Biriuk/Litvanya kararında, başvurucunun tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmasının bir haber niteliği olmadığına vurgu yaparken, Almanya’ya karşı bir kararında, “tanınmış sanatçının öldürülmesinden mahkûm olan başvurucuların, mahkûmiyetleri ile ilgili olarak, başvurucuların adlarının yer aldığı arşiv yayınlarında, sadece tartışmasız olguların açıklandığı ve başvurucuları küçük düşüren içerikler taşımadıkları dikkate alınarak, başvurucuların adları gizlenerek unutulmak istemelerindeki menfaatlerinin, basın özgürlüğü ile karşılaştırıldığında, çok sınırlı kaldığı, özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiştir (3)”
Nelere dikkat etmeliyiz?
Kurul verdiği kararlarda Kanun’un 28. Maddesine atıf yapmaktadır. Bu madde kişisel verilerin istisnası sıralar bunlardan biri de şöyledir: Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla, sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi durumunda Kanun uygulanmayacaktır.
O zaman karşımızda bir çerçeve çıkmaktadır. Pek tabi bunun eleştirilecek yönleri vardır ancak yazımızdaki amaç, dikkat edilmesi gerekenlere yer vermek olduğu için şu hususlara özellikle uyulmasına vurgu yapmak istiyoruz:
- Haberi yazarken kullandığınız bilgilerin kişisel veri olup olmadığını kontrol edin. Tereddütleriniz varsa bunu iyi araştırmak gerekiyor.
- Haber verme hakkınızı kullanırken mümkün olabildiğince olay ile fail arasındaki bağlantıyı netleştirecek bilgiler vermekten kaçınmak lazım.
- Değindiğiniz kimselerin kişisel durum ve yatkınlıklarına ilişkin bilgi verirken bunun kamuyu ne kadar ilgilendirdiğini iyice tartılması kaçınılmaz.
Unutmayın ki Kişisel Verileri Koruma Kurulu “kişilik haklarının ifade özgürlüğünden üstün gelebileceğini” değerlendirmekte ve “kamu yararı/kamu düzeni” istisnasının anladığımızdan daha geniş biçimde ele aldığını belirtmektedir.
YORUMLAR