Hz. Mevlana’nın 746. Vuslat Yıl dönümü (Şeb-i Arûs) anma etkinlikleri, başta türbesinin bulunduğu Konya’da ve Türkiye genelinde anılmaya başlandı.
Siz değerli okuyucularıma bu vesileyle rahmetli Mevlana Hazretlerinin hayatından özetle bahsetmiş olayım.
Mevlânâ Celalettin-i Rûmî hazretleri, Allahü telanın aşkı ile dolmuş evliyanın büyüklerindendir. 1207’de Belh şehrinde doğup, 17 Aralık 1273’te Konya’da vefat etti. Babası Bahaeddin-i Veled de, büyük âlim ve veli idi. Daha çocuk iken babasının kalbindeki feyzlere kavuştu. Babası ile Hicaz’a, sonra Şam’a, oradan da Konya’ya geldi. Önce babasının halifesi seyit Burhaneddin Tirmüzî’den 9 sene feyz aldı. Sonra, Şemseddin-i Tebriz’i onu yetiştirdi. Celâlettin-i Rûmî, ney ve dümbelek çalmadı, dönmedi, raks etmedi. Bunları, sonra gelen cahiller uydurdu. Divanında 30 bin, Mesnevîsinde 47 bin beyit vardır. Mesnevîsini nazım şeklinde yazarak, düşmanların değiştirmesine imkân bırakmamıştır. Pek çok menkıbesi vardır. Mevlâna Celalettin-i Rûmî Şam’a giderken, Nusaybin’de ruhbanların (Hıristiyan din adamlarının) toplantısına rastlar. Ruhbanlar halkı toplayıp bazı olağanüstü şeyler gösterirler. Mevlâna hazretlerini görünce, bir oğlanı havaya uçururlar. Mevlâna hazretleri, bu işe ilgi göstermeyip murakabeye daldı. Oğlan havada olduğu yerde çakılı kaldı ve bağırmaya başladı; Beni kurtarın! Öleceğim! Ruhbanlar ne yaptılarsa bir çare bulamadılar. Oğlan onlara Mevlâna hazretlerini göstererek: O yanınızdaki zatın yüzünden ben bu hâle düştüm. Onun yardımı olmazsa, kurtulamam. Ruhbanlar ister istemez gelip yalvardılar. Mevlâna onlara buyurdu ki: Onu hiç bir şey kurtaramaz. Ancak kelime-i şehadet kurtarır. Oğlan hemen kelime-i şehadet getirdi ve yere indi. Mevlâna hazretlerinin ayaklarına kapandı. “Bana yardımcı olun!” dedi. Bu hâli gören ruhbanların hepsi Müslüman oldu.
YORUMLAR