Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ayasofya'yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya'yı cami ismiyle müsemma hale getiririz." açılamasıyla seçim öncesi bir anda ülke gündeminde olumlu karşılanan ve Türkiye kamuoyu tarafından seviçle karşılanan bu gelişmelerden sonra, bendenizde tarihi arşivlerden elde etmiş olduğum, Ayasofya camimizin nasıl müzeye çevrildiği yazımı bilgilerinize sunuyorum.
Osmanlı bakiyesi camiler o günlerde satışa çıkarılmıştı. Hedefteki camilerden biri de İstanbul’un Fethi’nin sembolü Ayasofya Camii idi. Ayasofya, kamuoyu bilgilendirilmeden verilen tartışmalı bir karar sonunda sessiz sedasız müzeye çevrilmişti.
Haber, Ulus gazetesinin 2 Şubat 1935 tarihli nüshasında, birinci sayfanın sağ alt köşesinde şöyle verilir: ‘’Ayasofya müzesi cumartesi açılacaktır. Müzenin giriş yeri şimdilik Narteks kapısıdır. Sıva kısımları tamir edilince Alemdar Caddesi’ndeki büyük kapı giriş yeri yapılacaktır. Ayasofya’nın içindeki büyük levhalar indirilmiştir.
Beşir Ayvazoğlu İsmail Hakkı Konyalı’dan nakille bu anlamda şu önemli iddiayı ortaya atar: İbrahim Hakkı Konyalı ’ya göre, başta Ayasofya olmak üzere, camiye çevrilmiş kiliselerdeki minarelerin de yıkılmasına karar verilmiş, hatta bu karar 1936 yılında Küçük Ayasofya’nın minaresi yıkılarak uygulanmaya başlanmıştı. Ayasofya’nın minareleri ise yine Konyalı ‘ya göre, binanın statiğinde problemler ortaya çıkacağı yolunda bir rapor sayesinde kurtuldu.(Ayvazoğlu,2009)
Kabaklı da bu anlamda şu bilgiyi aktarır: Duvarlarını kazıtarak eski Bizans fresklerini meydana çıkardılar. Caminin önündeki medreseye temelden yıktılar. Hatta minareleri bile yıkmaya kalktılar. Fakat uzman mimarlar. ’’Minareler aynı zamanda binaya destek olarak yapılmıştır. Onlar yıkılırsa kubbe ayakta duramaz.’’ Deyince bundan vazgeçmek zorunda kaldılar.
YORUMLAR