Mevzuatta ve içtihatlarda değişim bir ihtiyaç. Zira talepler ve gereksinimler sürekli değişiyor... Bugün önemli gördüğüm üç güncel gelişmeye değinmek istiyorum. Bunlardan ilki internet güvenliği ile ilgili. İkincisi "kaçakların hukuk davası açması" sorununu çözecek yasal düzenlemeye dair. Üçüncüsü ise AYM'nin kadınlar lehine verdiği kararına ilişkin.
DEEPSEEK SORUNU
Hatırlayacağınız üzere "High-Flyer Capital Management" fonunun desteklediği DeepSeek, diğer yapay zeka şirketlerine kıyasla düşük maliyetle ve az sayıda çip kullanarak geliştirdiği açık kaynaklı yeni bir model. Piyasa çıktığı 20 Ocak'tan itibaren dünya çapında kısa sürede yoğun şekilde kullanıldı. Uygulama ABD merkezli ChatGPT'yi de geride bıraktı. Bıraktı ama veri ihlali konusunda tartışma da başlattı. Son olarak Güney Kore Kişisel Bilgileri Koruma Komisyonu, Çin merkezli şirketin geliştirdiği yapay zeka modeli DeepSeek'in, Güney Koreli kullanıcıların verililerini TikTok'un çatı şirketi Çinli ByteDance'e sızdırdığını paylaştı.
DİJİTAL ALANDAKİ ABD-ÇİN SAVAŞI
Veri güvenliği konusunda ABD ve Çin arasındaki rekabet olmasa "verilerin" nasıl kullanıldığı, nasıl (ç)alındığı konusunda hiç kimsenin bir fikri olmayacak diye düşünüyorum. Zira Çin firmalarına dönük bu tip durumların genellikle ABD tarafından ilk elden dile getirilmesi ve sonrasında tüm odağın oraya yönelmesi artık bir rutin. Ya peki ABD merkezli uygulamalar ne kadar masum? Bilemiyoruz. Zira daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi bu ihlalleri ve güvenlik yaklaşımlarını denetleyen uluslararası ve bağımsız bir kurum yok.
SİBER GÜVENLİK KANUNU
Bu tehdide karşı bir önlem mekanizmasının olmaması her ülkenin kendi çözümünü üretmesini öngörüyor. Bu hafta TBMM gündemine gelmesini beklediğimiz bu kanun "Siber Vatanın" oluşması ve korunması adına önemli. Bu konunun ilk adımı 8 Ocak 2025'te kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı Kararnamesi ile atılmıştı. Kanun ile durum pekişecek. Buna göre siber güvenliğin sağlanmasına yönelik çalışmalarda öncelikle yerli ve milli ürünler tercih edilmesi bir gereklilik olacak. Belirtilen yetkiler çerçevesinde elde edilecek kişisel veriler ve ticari sırlar, bu verilere erişilmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde resen silinebilecek. Siber saldırı ile verileri ele geçirenlere 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ihdas edilecek ve yeni idari yaptırımlar mevzuata girecek...
HAKARET GELİR KAPISI OLMAMALI...
Bildiğiniz üzere birtakım firari terör suçluları -özellikle FETÖ iltisaklıları- yurt dışından yaptıkları yayın ve sosyal medya paylaşımları ile "tepki" topluyor, bu mecralardan kendilerine "hakaret edilmesini" sağlayıp sonra bunlara dair ceza davası veya tazminat davası açarak bunu "gelir kapısına" çeviriyorlar. Başından beri "kendine hakaret ettir, parayı cebe indir" sonucu doğuracak durumlara karşıyım. Bunun köklü çözümünü bulmak gerekiyor.
KAÇAKLAR AVUKATLA DAVA AÇAMAYACAK
Adalet Bakanlığı, bu konuda bir teklif hazırladı. Buna göre "dava ehliyeti bulunan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir" (HMK m.71) şeklindeki düzenlemeye bir cümle eklenecek: "Ancak hakkında yakalama emri verilen veya kaçaklık kararı bulunan kişiler, davasını bizzat açıp takip etmek zorundadır". Burada iki hususa dikkat edilmesi gerekiyor: İlki bu kimselerin UYAP üzerinden bizzat davayı açabilmeleri durumu, ikincisi ise hali hazırda açılmış davaların akıbeti sorunu.
KADIN DA DAVA AÇABİLECEK
Anayasa Mahkemesi benzer konulardaki 7 başvuruyu birleştirerek ortak bir karar kurdu. Eşlerinin borcu nedeniyle evlerine haciz gelen kadınlar mahkemeye başvuru yaparak, "meskeniyet iddiasında bulundular" ve "haczin kaldırılmasını istediler". Yerel mahkeme, kadınların dosyaya taraf olmadığını bunun için dava açamayacaklarını belirtti. Sonuç istinaf ve temyizde değişmeyince konu AYM'nin gündemine geldi. Yüksek Mahkeme "aile konutunun" aileyi bir arada toplayan mekânsal unsur olduğunu vurgu yaptı. Kadının, bu türdeki bir meskene dair hukuken davalara taraf olabileceğine hükmetti ve şunları kaydetti: "Hakları doğrudan etkilenen aile bireylerine, yargısal yollara başvurma hakkı tanınmalı"...
YORUMLAR