Vücutta ideal kilonun %30 fazlası insülin direnci oluşumu ile sonuçlanabiliyor. İnsülin direnci toplumun yaklaşık %25-30’unda görülüyor. Kilosu normal hatta zayıf olan kişilerde bile insülin direnci ortaya çıkabiliyor. Aşırı beslenme hücre içi inflamasyonu tetikliyor ve obezite ile birlikte insülin direncine yol açıyor. Bu durum da pek çok hastalığın kapısını aralıyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Topçular Hastanesi Uz. Dr. İbrahim Aydın, insülin direnci hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Yemek sonrasında ortaya çıkıyor
İnsülin kan şekerini normal seviyelere getiren önemli bir hormondur. Yemek sonrası pankreasın beta hücrelerinden salgılanarak kan dolaşımına verilir. Kanda her zaman az miktarda insülin vardır. İnsülin yemek sonrası yüksek düzeylerde salgılanır; kaslar, yağ dokusu ve karaciğer insüline az yanıt verirse kan şekeri zor kontrolde tutulur. Buna insülin direnci denir. Yemek sonrası pankreastan hızlı ve fazlaca kana salınan insülin; kan şekerini yemekten 2-3 saat sonra düşürerek aniden acıkma hissine sebep olur. Hastada bu durum acıkmayla birlikte ellerde hafif titreme ve terleme ile kendini gösterir.
Tip 2 diyabet görülme sıklığı her geçen gün artıyor
Yetersiz, yanlış beslenme bağışıklık sisteminin çökmesi ve enfeksiyonlara yol açmaktadır. İnsülin direnci metabolik sendrom olarak da adlandırılır. İnsülin direnci Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) hastalığının öncüsü olan bir klinik tablodur. Şeker hastalığı riski her geçen yıl daha da yükselmektedir. 5-10 yıl içinde Tip 2 diyabet görülme sıklığı artmıştır.
İnsülin direnci Tip 2 diyabet dışında şu hastalıklara neden olabilir;
- Yüksek tansiyon
- Yüksek kolesterol
- Trigliserid yüksekliği
- Polikistik over sendromu
- Koroner arter hastalığı
- Kolon tümörleri
- Meme kanseri
- Tromboza eğilimin artmasına bağlı damar tıkanmaları
- Karaciğer yağlanması ve karaciğer fibrozisi,
- Kardiyomiyopati
- Kas krampları
- Cilt bozuklukları
- Kıkırdak dokuda büyüme (psödoakromegali)
- Amiloid hastalığı
- Alzhaimer
İnsulin direncinin belirtilerine dikkat!
- Yemekten sonra veya şekerli bir gıda yedikten sonra uyku ve ağırlık hissi
- Yemekten sonra acıkma, terleme, ellerde titreme
- Çabuk kilo alma ve/veya kilo vermede zorluk
- Sık acıkma ve tatlı yeme isteği
- Konsantrasyon ve algılama güçlüğü
- Uyku bozukluğu
- Bel çevresinde kalınlaşma
- Karaciğer yağlanması
- Kadınlarda adet düzensizliği
- Kıllanma artışı
- Koltuk altı ve ensede kahverengi esmerleşme şeklinde renk değişiklikleri
Ciltte siyahlaşma oluyorsa önemseyin
İnsülin direnci tanı sürecinde kadınlarda bel çevresinin 90 cm erkeklerde 100 cm’den fazla- olması önemli göstergelerdendir. Genellikle kanda trigliserid yüksekliği yeterlidir ancak vücut kitle endeksinin de artmış olması teşhisi koydurur. Açlık kan şekeri ve açlık insülini ölçerek homa indeksi hesaplamak tanıyı kesinleştirir. Diyabete ilerlemiş hastalarda şeker hastalığı çok su içme, sık idrar yapma ve çok sık yemek yeme belirtileri ile ortaya çıkar. Fizik muayenede akantozis nigrigans diye adlandırılan ciltte siyahlaşma belirtileri insülin direnci için tipik fizik muayene bulgularıdır.
Fiziksel aktiviteyi artırmak şart!
Metabolik sendrom ve insulin direncinde kişiye yönelik tedavi planlanır. İnsülin direnci sonucunda olabilecek hastalıklardan korunmak için kilo kontrolü başta olmak üzere egzersiz, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarında kalıcı değişiklikler yapmak gerekmektedir. İlaç tedavisi yardımcı tedavidir. Asıl önemli olan fiziksel aktiviteleri artırmaktır. İlaç tedavisinde bilimsel olarak kanıtlanmış metfomin ve bazı hastalarda insulin direncini yenmek için pioglitazon düşük dozlarda kullanılmaktadır. İnsülin direncine başka bir hastalık eşlik ediyorsa farklı ilaçlarla kombine tedaviler yapılabilir.
Protein ağırlık öğünler planlanmalı
İnsülin direncinde kişiler çok sık acıktığı için; sık yemek yeme ve ara öğünlerin olduğu diyetler önerilir. Ancak bu yanlıştır. Öğün sayısının fazlalığı kişide daha fazla insülin salgılanmasına neden olur ve daha çok açlık nöbetleri yaşarlar. Böylelikle de kilo artışı devam eder. Bunun yerine daha az öğün önerilmeli ve öğünler protein ağırlıklı planlanmalıdır. Günlük düzenli yapılan yürüyüş ya da spor aktiviteleri ile beraber karbonhidratlı ve yağlı gıdaların azaltılması temel tedavi yaklaşımlarıdır.
YORUMLAR