Anne karnında 7’nci ayda başlayan işitme yolculuğu ömür boyu devam eder. Bebekler doğmadan önce kendi dillerine ait konuşma seslerini tanır ve hafızalarına kaydeder. Doğumdan hemen sonra kaydettikleri bu verileri diğer duyular ile bütünleyerek öğrenme sistemini aktif şekilde kullanmaya başlar. Konuşma, dil gelişimi ve iletişim için işitme sisteminin, bilişsel sistemle entegre çalışarak diğer duyular yoluyla elde edilen kavram ve konular ile birleştirilmesi gereklidir. Ömür boyu devam eden bu süreçte, işitme duyusundaki minimal seviyedeki bozulmalar dahi bilişsel düşüşe ve öğrenme yollarının kapanmasına neden olur. İşitme yetersizliğini gidermek için koklear implant veya işitme cihazı gibi tedavi yöntemleri vardır. Tedavilerin etkin olabilmesi içinse işitsel rehabilitasyon şarttır.
‘Sesleri duymak yeterli değil, rehabilitasyon ile anlamlandırmak gerekir’
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Yücel, işitsel rehabilitasyon ile işitmenin gereksinimlerinin belirlenerek öğrenme sürecinin aksamadan devam etmesinin amaçlandığını belirterek, ülkemizde işitsel rehabilitasyona hak ettiği önemin verilmediğini vurguladı. Rehabilitasyonun çoğunlukla çocukların konuşma becerisini öğrenmesi yolunda atılan adımlardan biri olarak kabul edildiğini ve özel eğitim programlarının uygulanması ile sınırlı kaldığını kaydeden Prof. Dr. Yücel, “Unutulmamalıdır ki işitemeyen birey öğrenemez, işitme öğrenmenin temel yapı taşıdır. İşitme kayıplıların, sesleri duymasını sağlamak yeterli değildir. Sesleri anlamlandırmak gerekir. Bunu, anlamını bilmediğiniz ve yabancı dilde tekrarlanan ifadeleri duymak gibi örneklendirebiliriz. Bireylerin işitmelerini diğer duyu sistemleri ile entegre etmeleri, ancak işitsel rehabilitasyon sayesinde mümkündür. Ayrıca özel eğitim kurumundaki, kartlar, resimler ve kitap okuma ile sınırlı deneyimler, hayatın içine adapte edilmeli. Hayatın içinde edinilecek anlamlı deneyimler, çalışma belleğinin kullanılması için oldukça değerlidir” dedi.
Prof. Dr. Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü; “Ülkemizde işitsel rehabilitasyon özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde uygulanıyor. Ayda 8 seans ücretsiz devlet destekli rehabilitasyon eğitimi veriliyor. Ancak çocuğun büyüme ve gelişimine göre, rehabilitasyon süresi farklılık gösterebilir. Rehabilitasyon ile pek çok çocuğun, normal işiten akranları ile aynı sınıflarda öğrenme ve sosyal becerilerini sürdürebildikleri, bilgi ve becerileri doğrultusunda üniversite programlarında yer alabildikleri gözlenmektedir. Avukat, diş hekimi, öğretmen, odyolog gibi iletişime dayalı mesleklerde de görev alabiliyorlar.”
‘Rehabilitasyona katılmayan yetişkinler bilişsel düşüş yaşar’
Koklear implant veya işitme cihazı kullanmaya başlayan yetişkinlerin de iletişim ihtiyaçlarını fark etme ve bunlara bağlı sorunların çözümlenmesi konularında talepte bulunmada etkisiz kaldıklarını anlatan Prof. Dr. Yücel, şunları kaydetti; “Bu bireylerde, işitme cihazı veya koklear implant ile ‘duyma’ sorununu çözdükten sonra iletişim sorunlarını da çözecekleri algısı vardır. Bu grupta rehabilitasyon ile sağlanan en önemli etki ‘işitsel uyaran’ eksikliğine bağlı olan ‘bilişsel düşüş’, ‘depresyon’, ‘sosyal izolasyon’ ve ‘iş göremezlik’ gibi durumların oluşmasının önüne geçilmesidir.”
‘Koklear implantlı çocuklar yabancı dil bile öğrenebilir’
Koklear implantlı çocukların bilişsel gelişimini de değerlendiren Prof. Dr. Yücel, şu ifadeleri kullandı; “Koklear implantlar işitme cihazından yeterli yarar göremeyen vakalara uygulanır. İşitsel yoksunluk süresi ne kadar kısa, işitme cihazı ile edindiği anlamlı deneyimler ne kadar çok ise implant sonrası elde edilen gelişimsel yarar o derecede fazla olur. Çocuğun implantlandığı kronolojik yaş, başarının temelini oluşturmaktadır. Ancak erken müdahale şansına sahip olan çocuklar implantlanma yaşları gecikse dahi nörofizyolojik gelişimi kritik dönemde sağlayabildikleri için implant sonrasında yaşıtlarına benzer bir gelişim gösterir. Bu yeterlilik onların konuşma dil becerilerinin öğrenimi dışında, gelişimi bütünleyen farklı alanlarda da ihtiyaçları olduğunu göstermiştir. Özellikle soyut düşünme, muhakeme kurma, kendi düşüncelerini savunabilme, her ortamda sosyal yeterlilik gösterebilme, anadili dışındaki diğer dilleri merak edip öğrenebilme bunlardan sadece bir kaçıdır.”
YORUMLAR