Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada ödül sahiplerini tebrik etti.
Tarihi ilim ve irfan cehdiyle dolu İlim Yayma Cemiyeti'nin mücadelesinin 1951 yılında başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakıf statüsüyle de yarım asra yaklaşan bir geçmişe sahip olduğunu söyledi.
Attıkları her adımla bu ülkenin insanlarının inançlarıyla değerleriyle kültürleriyle vatan topraklarında var olma azminin asla bitmeyeceğini gösterdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, şehircilikten spora kadar her alanda kurulan güçlü altyapıyla milleti hak ettiği hayat standartlarına kavuşturduklarını anlattı.
Cemiyetin 178 şubeye, 189 öğrenci yurduna, 67 eğitim merkezine ulaşan 70 yıllık tarihinin yeni nesillere örnek olacak mücadele örnekleriyle bezeli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek amacı insan yetiştirmek olan cemiyetin, milletin, özellikle de yeni nesillerin millî ve manevi değerlerini güçlendirmek için verdiği hizmetlerin saymakla bitmeyeceğini ifade etti.
Kendisinin de İlim Yayma Cemiyeti'nden hizmet aldığını ve o hizmetle yetiştiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Rahmetli Menderes'in hâkim kıldığı demokrasi ve özgürlük ikliminde, cemiyetimizin öncülüğünde ülkemizin ilk imam hatip okulu açılmıştır. Vakfımızın kurucularından birinin de rahmetli Turgut Özal olduğunu hatırlatmak isterim. Nesiller boyunca elden ele taşınan bu hizmet bayrağı inşallah bizden sonra da aynı şekilde dalgalanmaya devam edecektir. Bugün de cemiyetimiz öğrenci yurtlarıyla eğitim merkezleriyle burslarıyla ödülleriyle yerli ve millî duruşuyla ülkemiz sivil toplum kuruluşları arasında öncü bir role sahip. Mutluyum, özellikle de büyük ödülü, herhangi bir torpil söz konusu değil, Prof. Dr. Zekai Şen hocamızın almış olmasından dolayı da mutluyum. Zira İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Zekai Şen hocamızdan İSKİ'de çok istifade ettik. Zira Veysel Eroğlu hocamızla birlikte onlar da o zaman İSKİ'yi gerçekten tırmandırdılar ve susuz İstanbul'u suya kavuşturdular. Kendilerinden Allah razı olsun."
Güven, gönüllülük, fedakârlık, samimiyet, kuşatıcılık, emanet, ehliyet ve vefa değerleriyle faaliyetlerini yürüten cemiyetin hayırlı hizmetlerini arttırarak sürdüreceğine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlim Yayma Ödülleri'nin akademi dünyasında gördüğü ilgi cemiyetimizin ve vakfımızın bu alanda da sağlam bir temele sahip olduğunu gösteriyor. Millî, ahlaki, dini, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan, geliştiren, vatanını ve milletini seven bir neslin yetişmesi misyonuyla yürüttüğünüz çalışmalarda ömrüm vefa ettikçe yanınızda olacağım" ifadesini kullandı.
"Kuruluşundan bugüne kadar İlim Yayma Cemiyeti’ne hizmetlerine, malıyla mülküyle vaktiyle kalbiyle katkısı olan herkesten Allah razı olsun" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, cemiyetin kurucularından, destekçilerinden ve bağışçılarından ahirete irtihal edenlere Allah'tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve afiyet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk emri "oku" olan bir dinin mensupları olarak eğitim ve öğretimin hayatın merkezine yerleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Medeniyetimizin ilim irfan sahiplerinin her yerde tefekkür ettiği, ter döktüğü, ürettiği eser verdiği çağlarda en parlak dönemlerini yaşadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna karşılık ilme, irfana sırtımızı döndüğümüz, tefekkür yerine dedikoduya, üretmek yerine birbirimizle uğraşmaya başladığımız dönemlerde de medeniyetimizin irtifa kaybettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Madem yitik kaybedildiği yerde aranır ve bulunur, öyleyse bizim de işe ilim irfan bayrağını yükselterek başlamamız gerekiyor. Gönül coğrafyamızın gözü her konuda olduğu gibi bu hususta da bize dönüktür. İşte bunun için ulu bir çınarın dalları gibi köklerimizi en derinlerden besleyerek, önce bölgemizi, sonra tüm dünyayı kuşatacak şekilde her alana dal budak salmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
"KÜRESEL YÖNETİM VE EKONOMİ DÜZENİNDE YAŞANMAKTA OLAN SANCILAR SALGINLA BİRLİKTE HIZLANMIŞTIR”
İki gün önce Türkiye Afrika Liderleri Zirvesi’nin kapanışının yapıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "İstiyorduk ki bu buluşma, bu birliktelik, bu dayanışma nasıl ki buradan farklı bir şekilde hitama erdi yine buradan ayağa kaldırdı. İnsanlığın asırlardır türlü şekilde karşısına çıkan vahşetle, zulümle, sömürüyle, riyakârlıkla, adaletsizlikle yüzleştiği bir dönemde bu elbette çok büyük sorumluluktur. Nitekim attığımız her adımda bu ağır yükün kimi zaman gönül ferahlatan, kimi zaman can acıtan tezahürleriyle karşılaşıyoruz. Mazlum ve mağdurların gözlerinde beliren umut ışığı bizi ne kadar ferahlatıyorsa çarpık düzenden nemalanan zalimlerin pervasız saldırıları da o derece canımızı yakıyor."
Tarihin kendini dünyanın ve insanlığın hâkimi sanan nice kudret budalasının hüsranına şahitlik ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün o kifayetsiz muhterislerin isimlerini kimsenin hatırlamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüzün zalimlerin sonunun da farklı olmayacağını dile getirerek, şöyle konuştu: "Küresel yönetim ve ekonomi düzeninde bir süredir zaten yaşanmakta olan sancılar salgınla birlikte hızlanmıştır. Bizim de tek gayemiz işte bu süreci yani dünyanın devranının dönüşündeki değişimi mazlumlar ve mağdurlar lehine yönlendirebilmektir. Elbette bu mücadelenin çok derin ve geniş bir arka planı bulunuyor. Coğrafyamızda Anadolu'nun kapılarının ecdada önce güneyden sonra doğudan açılmasıyla başlayan çok çarpıcı bir hikâyemiz var. İstanbul'un fethiyle çağ açıp çağ kapatacak mahiyet kazanan bu hikâye Yavuz'un hilafeti devralmasıyla birlikte oldukça farklı bir seviyeye ulaştı. Anadolu'daki varlığımızı Haçlı seferleriyle başlayıp Çanakkale Savaşlarına, Millî Mücadelemize ve nihayet günümüze kadar uzanan nice badirelere rağmen sürdürmeyi başardık. Çok çile çektik, çok fedakârlık yaptık, çok bedel ödedik ama hamdolsun mücadele sancağını asla yere düşürmedik. Bilhassa son iki asrımız sürekli bir uçtan diğerine savrulduğumuz arayışlarla geçti."
“VESAYETE KARŞI VERDİĞİMİZ MÜCADELE TARİHİMİZE, KÜLTÜRÜMÜZE, DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMA MÜCADELESİYDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayla Cemiyeti’ni kuranların ve onlardan bayrağı devralanların yüreklerini yakan ne kadar mesele varsa hepsinin de yaşanılan bu savrulmaların eseri olduğunu kaydetti.
Kudüs davasından, geçtiğimiz yılın temmuz ayında nihayete erdirilen Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin müzeye çevrilmesi konusuna kadar bunun pek çok örneğin sayılabileceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Bizim düşmana karşı verdiğimiz mücadele vatan topraklarıyla birlikte tüm kutsallarımızı koruma mücadelesiydi. Bizim vesayete karşı verdiğimiz mücadele tarihimize, kültürümüze, değerlerimize sahip çıkma mücadelesiydi. Bizim darbecilere karşı verdiğimiz mücadele varlığımızın gayesi olan özgürlüğümüze, geleceğimize, haysiyetimize sahip çıkma mücadelesiydi. Bizim emperyalizme karşı verdiğimiz mücadele hakkı, adaleti, hukuku, hakkaniyeti üstün tutma, insanlığımızı koruma mücadelesiydi. Hangi unvanı taşırsak taşıyalım, hangi görevde bulunursak bulunalım amacımız buydu. Bugün de aynı mücadeleyi veriyoruz. Yarın da inşallah aynı yolda yürümeyi sürdüreceğiz."
“BİZ ÜLKEMİZDE SADECE DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRMEKLE KALMADIK ASIRLIK ÖZLEMLERİ DE DİNDİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 19 yılının Cumhuriyet tarihinin de ötesine geçen kadim bir mücadelede yeni bir safhaya geçişin sembolü olduğunu vurgulayarak, ülkede sadece demokrasiyi güçlendirmekle, sadece hak ve özgürlükleri genişletmekle kalmadıklarını aynı zamanda asırlık özlemleri de dindirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eğer artık Türkiye küresel krizlere karşı bu derece dayanıklıysa krizleri fırsata çevirme konusunda bu derece özgüven sahibiyse gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır. Şimdi aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz. Aslında son 8 yıldır yaşadığımız her hadisenin bir tarafında ekonomi hep vardı. Gezi olayları sırasında ağaç bahanesiyle hedef alınan projelerimizi tüketmeyin, ekonomiyi çökertin kampanyalarını ekranları başında bizi izleyenlere söylüyorum, hatırlayın. O gün yine ekonomi demiyorlar mıydı? FETÖ ihanet çetesinin 17/25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar başlattığı tüm darbe girişimlerinde ekonomimizi sinsice kıskaca alma çabalarını hatırlayın. Terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz sınır ötesi harekâtları engellemek için uluslararası alanda ekonomimize kur ve faiz üzerinden kurulan kumpasları hatırlayın. Ülkemizin diplomatik ve güvenlik hassasiyetlerini savunduğumuz için ekonomimize mahvetmek amacıyla alenen savrulan tehditleri hatırlayın. Büyüme rakamlarımızla üretimimizle istihdamımızla ihracatımızla bütçe dengelerimizle tüm göstergeler ülkemiz bakımından küresel çapta bir başarıyı işaret ederken kurda yaşanan dalgalanmaları da bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin faiz rakamları ile enflasyon rakamları arasındaki fark 10 katı bulmuşken, yaptıkları sınırlı faiz indirimlerinin bu tablonun gerekçesi olamayacağını vurgulayarak, "Amerika'ya bakın, Avrupa'ya bakın. Hepsinde durum bir felaket. Coğrafyamızdaki iki asırlık kavganın gerisinde ne varsa, bugünkü gelişmelerin gerisinde de o vardır. Cumhuriyetimizin bir asra yaklaşan tarihindeki kalkınma hamlelerimizin önünün kesilmesinin sebebi neyse, bu gelişmelerin sebebi de aynıdır" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 19 yıldır attıkları her adımda, önlerine çıkartılan engellerin arkasındaki saik ne ise bugünlerde yaşananların sebebinin de aynı olduğunu söyledi.
“ÜLKEMİZİN DIŞARIYA BAĞIMLI KALMASINI İSTEYENLER VAR GÜÇLERİYLE DİRENİYOR"
"19 yıl önce göreve geldiğimizde faiz, enflasyon bu durumda değil miydi? Buydu" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Biz, aldığımız kararlarla attığımız adımlarla faizi de enflasyonu da ve hatırlayın altı sıfırı attığımız zaman bana karşı çıkanlar 'Taksim Meydanı'nda anırırım' diyen köşe yazarları şimdi yine aynı şeyleri söylüyorlar. Anırdılar mı? Hayır. Ama bunlar şu anda hâlâ köşe yazarı. Aynı şeyleri bunlar yine yazıyorlar. Anırsalar da anırmasalar da elhamdülillah biz doğru yoldayız. Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar hükmü bize öyle sıradan gelen bir hüküm değil.
Diğer ülkeler hayata geçirdiğinde alkışlanan her adım, Türkiye teşebbüs ettiğinde akıl dışı bir saldırıyla karşılaşıyor. Ülkemizin yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla büyümesi yerine, sanayisiyle, teknolojisiyle, finansıyla, alt yapısıyla dışarıya bağımlı kalmasını isteyenler, var güçleriyle direniyor."
Bu kadar altyapı, üstyapı çalışmalarıyla 19 yıldır bir mücadele verildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda attığımız adımları bir yere koymak mümkün mü? Havalimanları, 26 havalimanından 56'ya çıkarken artık Anadolu'dan evine yarım saat mesafede gidebilme imkânını yakalama lüksüne ulaşmış bir Türkiye varken, kimse bunu konuşmuyor. Türkiye büyüyor, kimse bu büyümeyi konuşmuyor. Sıkıntılar var ama unutmayın ki Allah'ın yardımı ve milletimizin ferasetiyle bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan ben şüphe duymuyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce vesayetin kirli oyunlarına, dün sınırlara dayanan terör örgütleri üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan karanlık senaryolara hangi inanç ve iradeyle direnildilerse bugün de ekonomide aynı mücadeleyi verdiklerini dile getirdi.
Fiyat artışlarının, insanların günlük hayatları üzerinde yol açtığı sıkıntıyı bildiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kurdaki dalgalanmanın, fiyatlar üzerinde oluşturduğu istikrarsızlığın ve bunun yol açtığı belirsizliklerin elbette farkındayız ama vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel güç baronlarına nasıl direndiysek, bunlara karşı da direneceğiz. Şimdi buradan sesleniyorum, çekinme yok. Ey TÜSİAD ve yavruları, size sesleniyorum, tek göreviniz var; yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz? Önce onu ortaya koyun. Kalkıp da hükûmete saldırmanın değişik yollarını, versiyonlarını aramayın, bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de gayet iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka ama bizim derdimiz bambaşka. Biz, vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle yürüyoruz. Siz ise 'Acaba biz bu hükûmeti nasıl çökertir de isteyeceğimiz, sömüreceğimiz bir yönetimi iş başına getirtiriz.' bunun için gayret ediyorsunuz. Bu millet size bu fırsatı vermeyecek" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dün millet olarak kendi canımız ve kanımız pahasına, ülkemizin istiklalini ve istikbalini korumuştuk. Bugün de malımızla, paramızla aynı fedakârlığı yapacağız. Koronavirüs salgını esnasında bu söylediğim kurum, kuruluşlar acaba ne kadar milletin yanında yer aldılar? Acaba kaç tane hastane kurup da devlete yardım ettiler? Biz, en zor anda bile şehir hastanelerimizi kurduk. Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar bunları yaygınlaştırdık, acaba bunlar ne yaptı? Hiç."
“TÜRK EKONOMİSİ, SERBEST PİYASA EKONOMİSİ KURALLARINA UYGUN ŞEKİLDE YOLUNA DEVAM EDECEK”
Türkiye'nin ekonomide olağanüstü hâle ihtiyacı olabileceği değerlendirmesinin akıl karışıklığının ötesinde bir durum olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkeyi, emperyalistlerin çizdiği haritaların cazibesine kapılıp bölmeye çalışanların silahlarından çıkan kurşunlara terk etmedik ve terk etmeyeceğiz. Bu ülkeyi 1 dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık bırakmayacağız. İnşallah bu ülkeyi döviz kuru üzerinden yeniden şekillendirmek isteyenlere de teslim etmeyeceğiz. Bu vesileyle, sorumsuz açıklamalarla, milletimizi karamsarlığa sürüklemek, yalan yanlış haberler yayarak piyasaları korkutmak isteyenlere itibar edilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
Hükûmetin uyguladığı ekonomi politikasının, kur tarafındaki konjonktürel dalgalanmalar dışında tamamen belirledikleri doğrultuda ilerlediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ekonomisinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun şekilde yoluna devam edeceğini kaydetti.
"DÖVİZ KURUNDAKİ İSTİKRARI, PİYASANIN KENDİ İŞLEYİŞİ İÇİNDE SAĞLAYACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Aynı şekilde kontrollü 'kambiyo rejimi' gibi zırvalıkları gündeme getirenleri de asla masum görmüyoruz. Döviz kurundaki istikrarı, bu tür zırva yöntemlerle değil, piyasanın kendi işleyişi içinde sağlayacağız. Ekonomide bir kural vardır, dere yatağında akar ve bizim de şu anda takip ettiğimiz yol budur. Buradan tüm vatandaşlarıma, ekonomide verdiğimiz mücadelede devletlerinin ve hükûmetlerinin yanında daha güçlü şekilde yer almaları çağrısında bulunuyorum. Geldiğimiz noktada sırf daha çok kazanç hırsıyla, fiyatları şişirmekle, stokçuluk yapmakla, dün ülkemizi darbe ile esir almaya çalışanlara destek çıkmak arasında bir fark kalmamıştır. Cuma gününden beri bir dedikodudur almış başını gidiyor. Pazartesi gününden itibaren, ciddi manada finans dünyasında sıkıntılar yaşanacakmış. Ya bunu ancak ihanet içinde olanlar söyler. 'Biz nasıl ayakta dimdik duracağız' demiyor, pazartesiden itibaren bu tür sıkıntıların olacağından bahsediyor. Bunlar aynı zamanda keramet ehli galiba. Merak etmeyin, böyle bir durum söz konusu değil, biz dimdik ayaktayız."
Göreve geldiklerinde, Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönem Merkez Bankası'nın döviz rezervinin 27,5 milyar dolar olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum. Cumhurbaşkanıydım. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum, Cumhurbaşkanıydım. Şimdi yeniden 100 milyar doların üzerine döviz rezervimiz çıkmış vaziyette. Toparlayacağız, daha yukarılara bu rakam çıkacak. Herhalde George, Hans bunlar gelip de bizim Merkez Bankamızın döviz rezervini yükseltmeyecek. Biz yükselteceğiz, bundan hiç endişeniz olmasın. Nasıl 27,5 milyar dolardan döviz rezervini alıp buralara getirdiysek şimdi yine aynı şekilde daha yukarılara bunu çıkaracağız ve çıkarıyoruz. Bizim kasamız boş değil, kasa mevcudumuz gayet iyi. Türkiye'ye karşı oynanan oyunun en etkili silahı hâline gelen döviz kurunu dengeye oturtmak da fiyatları makul seviyede tutmak da bizim elimizdedir. Şayet bugün, her birimiz üzerimize düşeni yaparsak emin olun birkaç ay içerisinde çok daha güçlü, büyük, müreffeh Türkiye'nin kapılarının önümüze açıldığını göreceğiz. Biz buna yürekten inanıyoruz. Bize inanan, bize güvenen her vatandaşımızı da seferberlik ruhuyla ülkemizin gelecek yarım asrının, bir asrının belirleyicisi bu vizyona sahip çıkmaya davet ediyoruz."
Törende, "Büyük Ödül"ün sahibi Prof. Dr. Zekai Şen, ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden aldı. Doç. Dr. Hümeyra Özturan'a ise "Sosyal Bilimler" ödülü TBMM Başkanı Mustafa Şentop tarafından verilirken, Prof. Dr. Mustafa Soylak'a "Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri" alanında kazandığı ödül, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım tarafından takdim edildi.
İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf Tülün'ün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye takdiminin ardından tören sona erdi.
YORUMLAR