Reklam

Ankara Kent Konseyi’nden bir ilk: AKK Yüksek İstişare Kurulu

Ankara Kent Konseyi, tüm kent konseylerine örnek olacak bir oluşum başlattı: Yüksek İstişare Kurulu... Alanında uzman isimlerin ilk toplantısına ABB Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Ankara Kent Konseyi’nden bir ilk: AKK Yüksek İstişare Kurulu

Ankara Kent Konseyi, tüm kent konseylerine örnek olacak bir oluşum başlattı: Yüksek İstişare Kurulu... Alanında uzman isimlerin ilk toplantısına ABB Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Ankara Kent Konseyi’nden bir ilk: AKK Yüksek İstişare Kurulu
13 Eylül 2024 - 16:47


featured


 Paylaş

 

  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
 

NİSA NUR BACAK / BEYZA DALGA – BHA

Ankara Kent Konseyi (AKK) yeni dönemin ilk Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Toplantısı’na ev sahipliği yaptı.

Kent Konseylerinde ilk kez uygulanacak olan YİK ile örnek bir model başlatan AKK’nin toplantısına Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın ev sahipliğindeki toplantıya, ABB Başkanı Yavaş’ın yanı sıra Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Eski TBMM Genel Sekreteri Prof. Dr. Necdet Basa, Ankara Kültür ve Turizm İl Müdürü Ali Ayvazoğlu, Ankara Eski Milletvekili Şevket Bülent Yahnici, AKK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Özgenel, AKK Başkan Yardımcısı Dr. Süleyman Basa, AKK Yürütme Kurulu ve YİK üyeleri katıldı.

Maaşıyla sizden aldığı bütçeyi yöneten kişi belediye başkanı

Ankara Kent Konseyi’ni ve çalışmalarını tanıtan video sunumuyla başlayan programda ABB Başkanı Mansur Yavaş, “Kentler ne siyasi partilere, ne belediye başkanlarına, ne başka türlü sivil toplum kuruluşlarına ait değildir, kentin sahibi insanlardır. Dolayısıyla kent yönetiminde sadece ve sadece seçtiği insanlar şu yetkiyi veriyor; ‘ben sana bütçeyi emanet ediyorum’. Bunu da ‘benim istediğim doğrultuda harca, benim adıma harca’ diyor. Dolayısıyla bunu her yerde özellikle vurguluyorum. Maaşıyla sizden aldığı bütçeyi yöneten insandan başka birisi değildir belediye başkanı. O zaman bu bütçeyi nasıl harcayacağımız konusunda hep birlikte karar vermemiz lazım. Konunun birisi budur. İkincisi sadece bütçeyi harcamak değil, aynı zamanda da kentte var olan değerleri nasıl daha ileriye götürürüz, nasıl onları canlı tutarız? Gelecek kuşakları aldığımız emaneti nasıl aktarırız?

Ayrıca çok özellikli başkent olması nedeniyle diğer başkentlerle nasıl yarışır hale getiririz? Yani nasıl bir vizyon koyarız? Buna bir kişinin aklı yetmez. Gücü de yetmez. Bunu birlikte başarabiliriz. Her konunun uzmanlarıyla ben kaynak ve strateji planı hazırlanırken o daire başkanı o konudaki uzmanlarla özellikle kent konseyinin yan yana gelip stratejik planlanın gerçekleştirilmesi için birlikte çalışması gerektiğini söyledim; o talimatı da verdik. Bu şekilde devam edeceğiz” diye konuştu.

“Bu kente karşı işlenen suçların sorumlusu kentlilerdir”

AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ise yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Normalde Türkiye’de demokrasinin şöyle bir şımarıklığı vardır. Muhtarlıkta da olur bu bazen, okuldaki sınıf başkanlığında da olur. Seçildiğime göre kutsanmışım ben, kimsenin aklına ihtiyacım yok der insanlar. Seçilmişlerin kutsanmış olmadığını ilan edercesine yüzde 50’ye yakın oya rağmen kalan yüzde 50’nin de ihtiyacını anlamam gerekiyor ve yüzde 50’nin de aklına ihtiyacım var çağrısı özgüvenle ilgili bir durumdu. Kendi aklına güvenen başkasının aklından rahatsız olmaz diye bir atasözü vardır. Dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanımız da Büyükşehir Belediye Meclisimiz de tüm siyasi partilerden seçilmiş meclis üyelerinin grup başkanvekillerinin her türlü hukuk iradesi değerlidir. Bugün Ankara Kent Konseyi’nin Türkiye’de değil dünyada değişik kesimler tarafından takip edilir bir demokrasi çığlığının organizasyonunun merkezi olarak algılanmasının nedeni bu ilk çağrıydı. Bu kentte bu insanlar zaten vardı. Bir milyon dokuz bine yakın üniversite mezunu insanın yüz yetmiş bine yakın yüksek lisans yapan insanın yaşadığı elli bin doktoralının görev bulduğu kentte aslında liyakat kaybolmamıştı. Sadece görev bulmakla ilgili bir sorun vardı. Bu kent kamplaşmayla yönetiliyordu. Bunlar politik cümleler değil. Bu masa yuvarlak bir masa ve her ikisi kalkan olduğu ve hepimizin hiyerarşik eşit olduğu bu masada her siyasi partiden insan var, her siyasi partiden insanın olması bu masanın gücüdür zaten.

Büyükşehir Belediye Başkanımız, ‘bu kentteki herkesin aklına ihtiyacım var’ dedi ve tüm süreç böyle başladı. Bugün iki buçuk milyondan fazla etkileşim, yüz binden fazla aktif yurttaş seyirci olarak konsere gelmedi. Yüz binden fazla insan geldi buraya ve bilgisini paylaştı. Bu ülkenin merkez yönetimindeki insanlar da buradan çıkacak tavsiyeleri merak ediyor. İyi örneklerin hepsi zaten önce bu kentte oldu.

“Türkiye’de hiçbir kent konseyinde yok”

Bu katılımın en güzel örneklerinden biri Türkiye’de hiçbir kent konseyinde yok. Belediye Kanunu’nun 76. maddesinde yazan tanımın ötesinde bir süreç veriyorsunuz siz. Orada Yüksek İstişare Kurulu yazmıyor. Ankara demokrasinin mabedi, mazlum milletlerin başkenti, bütün ilklerin ve iyiliklerin öncüsü başlangıçlar kenti olarak bu katılım kültürünün de başlangıcı. Bugün toplanan Yüksek İstişare Kurulu, alanında uzman olan, bir kuruş beklenti olmadan deneyimini bu kentin bugün ileri geleceğiyle paylaşıma iradesini koymuş, adanmışlar topluluğu olduğu için de her birinize ayrı ayrı minnettarız.

Bugün bu çağrıya en son genel kurula katılan iki bin beş yüz sivil toplum kuruluşu temsil ediliyor. 160 bin üyesi olan Ankara Ticaret Odasını da ben temsil ediyorum. Yani toplamda dört milyonluk bir kent örgütlenmesinin temsilcilerinden oluşan iki bin beş yüz sivil toplum örgütü burada bir araya geldi. Ankara Kent Konseyi’nde toplumdaki kamplaşmanın tamamına itiraz eden bir sahne oluşuyor.

Kente karşı işlenen suçlara itirazın tek bir sosyolojinin sorumluluğunda olmadığını; Melike Hatun Camiindeki müezzinin de kente karşı işlenen bir suça karşı Mimarlar Odası Başkanıyla aynı hassasiyetle itiraz etmesi gerektiğini ilan eden yerin adıdır Ankara Kent Konseyi. Toplumdaki bütün ezberler, bütün disiplinler, kente karşı işlenen suçlara itiraz etmelidir.

“Kırsal kalkınma hamlesi heyecan oldu”

Bu kente karşı işlenen suçların sorumlusu kentlilerdir. Biz kentliler olarak örgütlerin itirazını yaygınlaştırmadığımız müddetçe gelecek kuşakların nefes alabileceği göller ya da hava bırakamayacağız. Bir katlı müstakil evlerin tepesine çökmüş, elli katlı apartmanlar insanların nefesini kesti. Sadece Kırsal Kalkınma Çalışma Grubumuza 300’den fazla başvuru var. Çünkü bu kentteki kırsal kalkınma hamlesi heyecan oldu.

O açıdan hayatın her alanında yeni politikalar belirlendi ama bu politikaları imha edip, derleyip toparlayacak bir akla ihtiyacımız vardı. Koşanlar çok düşünemezler. Biz Yürütme Kurulu’na koşacağız. Yüksek İstişare Kurulumuz düşünmemizi kolaylaştıracak. Yani siz bizim işimizi kolaylaştıracaksınız. Her bir çalışma grubunda bir Yüksek İstişare Kurulu üyemizin görev almasına ihtiyacımız var. Deneyiminizle politikalarımızı birleştirin. Bizi dinlemeye, buradaki enerjiye, alın terine açık bir Büyükşehir Belediye Meclisimiz var. Oy birliğiyle geçiyor bütün kararlar. Belki hepsini uygulama imkânımız olmayacak ama gelecek yüzyıl başkanımızdan sonra gelecek belediye başkanları da oradaki alın terini görmezden gelemeyecek. Yüzüncü yılında tekrar katılımla, tekrar ötekinin aklıyla, tekrar birbirine tahammülle tanışan bu kenti, gelecek bin yıllara taşıyacak olan ışık sizlersiniz diyorum.

AKK’den özgün bir yapı: Yüksek İstişare Kurulu…

Prof. Dr. Lale Özgenel ise özetle şunları söyledi:

“Bugün ilk defa AKK Yüksek İstişare Kurulumuz ile bir araya geliyoruz. Kent Konseylerindeki örgütlenme yatay, dolayısıyla bir üst ast hiyerarşisi bulunmuyor. Biz bugün Türkiye’de örneği olmayan bir Yüksek İstişare Kurulu modeli deniyoruz. Geçen 5 yıl içinde yaklaşık olarak katılımcı sayımız 300’den 3 bine ulaştı. Çalışma grupları meclisimizde 20’li rakamlardan 58 çalışma grubu ve 10 meclise evrildi. Büyükşehir Belediyesine ilettiğimiz kararlar da yaklaşık 130 oldu. Özellikle afetlerde ve pandemi sürecinde hem Ankara hem Türkiye bazında çok önemli bir dayanışma örneği gösterildi. Ayrıca geçtiğimiz 5 yıl içinde bu etkinin karşılığı olarak 3 uluslararası ödülle taçlandırıldık.

Şimdi, önümüzdeki iki yılın gündeminde neler olacak? Öncelikle kurumsallaşma çalışmalarımız devam edecek. Belediye birimleriyle koordinasyon içinde olacağız. Geçmiş dönem tavsiye kararlarının takibini yapacağız ve yeni tavsiye kararları oluşturacağız. İlçelerdeki kent konseylerinin kurulma aşamalarına destek olacağız.

Yüksek İstişare Kurulu; Kent Konseyi mevzuatında yer almayan ve Ankara Kent Konseyi’ne özgü bir yapı. Dolayısıyla bu özgün bir yapı.”

Yüksek İstişare Kurulu Başkanı olarak yetki alan Şevket Bülent Yahnici ise “Bu görevi büyük bir gurur duyarak, şerefle karşıladığımı belirtmeyi görev biliyorum. Ankara’ya, Ankaralılara ve Ankaralılığa hizmet yolundaki gayretleri ömür var oldukça sürdüreceğiz. Çok teşekkür ediyorum, minnettarım, sağ olasınız” dedi.

Program, YİK üyelerinin kendini tanıtması ve sunumlarla tamamlandı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum