Bakan Dönmez, "Türkiye'nin Ulusal Enerji Planı" ve "Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası" tanıtım konferansında, doğal gaz merkezi olma hedefiyle önemli adımlar atıldığını ifade etti.
Bu kapsamda, yoğun bir enerji diplomasisi yürüttüklerini aktaran Dönmez, "2'si FSRU olan toplam 4 LNG tesisimizin sayısını Saros'ta devreye alacağımız yeni FSRU ile 5'e çıkaracağız. (Saros FSRU) Gemimiz yolda, inşallah çok kısa süre içinde karasularımızda olacak." dedi.
Yenilenebilir enerji, bor, petrol ve doğal gaz başta olmak üzere her alanda yoğun bir AR-GE faaliyeti yürütüldüğüne değinen Dönmez, bu alanda üretim yapan firmaların satışlarının önemli bir kısmının yurt dışına gerçekleştirildiğini söyledi.
Bakan Dönmez, Türkiye Ulusal Enerji Planı ile sürdürülebilirlik kapsamında temiz enerji ve enerji verimliliğinin artırılmasını amaçladıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"2020 yılında 147,2 milyon ton eş değer petrol olan enerji tüketimimiz, Türkiye'nin büyüme hedefleri doğrultusunda 2035 yılında 205,3 milyon ton eş değer petrole ulaşacak. 12 yıl içerisinde enerji tüketimimizde yaklaşık yüzde 39,5'luk bir artış öngörüyoruz. 2020 yılında birincil enerji tüketimimiz içerisinde yüzde 16,7'lik paya sahip olan yenilenebilir enerji kaynakları 2035 yılında yüzde 23,7 bandına yükselecek. 2020 yılında 95 bin 900 megavat olan elektrik kurulu gücümüzü de 189 bin 700 megavata yükselteceğiz. Bu artışta en yüksek pay elbette ki yenilenebilir enerji kaynaklarının olacak. Başta güneş ve rüzgar olmak üzere, söz konusu dönemdeki kapasite artışımızın yüzde 74,3'ü yenilenebilir kaynaklardan gelecek."
"Nükleer enerjinin üretimdeki payı 2035'te yüzde 11,1'e ulaşacak"
Güneşte kurulu gücün 2035'te 52 bin 900, rüzgarda 29 bin 600, hidroelektrikte 35 bin 100, jeotermal ve biyokütlede 5 bin 100 megavata çıkaracaklarını bildiren Dönmez, "2 saatlik dolum süresini dikkate aldığımızda 7,5 gigavatlık batarya depolama kapasitesine ulaşmayı hedefliyoruz." dedi.
2035 yılında nükleer enerjiden üretilen elektriğin toplam üretimin yüzde 11,1'ine ulaşacağını aktaran Dönmez, "Konvansiyonel nükleer santrallerin yanı sıra SMR adıyla bilinen küçük ve orta ölçekli modüler reaktörler de artık gündemimizde. İnşallah inşası süren ve planladığımız nükleer santrallerimizin yanı sıra SMR'ları da enerji portföyümüze ekleyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Dönmez, son yıllarda dünyada yeşil hidrojen üzerine çalışmaların yoğunlaştığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Suyun elektrolizi yöntemiyle yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak elde ettiğimiz yeşil hidrojen net sıfır emisyon hedefimiz için önemli bir argüman olacak. Özellikle petro-kimya, demir çelik, çimento, cam ve seramik gibi enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasına yardımcı olacak. Hidrojenin enerji yoğun sektörlerde öncelikli olarak tüketildiği yerde üretilmesi, taşıma ve depolama maliyetlerini azaltacağı için daha ekonomik ve daha kolay olacak."
"Hidrojene 'geleceğin enerji taşıyıcısı' gözüyle bakıyoruz"
Bakan Dönmez, hidrojenle ilgili yerli ve yabancı firmalarla bu alanda görüşmeler yaptıklarını belirterek, "Hidrojene 'geleceğin enerji taşıyıcısı' gözüyle bakıyoruz. 2053 net sıfır hedefimize ulaşmak için nihai sektörlerde kullanılan doğal gazın hidrojen ve sentetik metan gibi temiz yakıtlarla karıştırılması için çalışmalar devam ediyor. 2030 yılından başlayarak 2053 sonuna kadar hidrojenin doğal gaza karışım oranını yüzde 12'ye, sentetik metanın karışım oranını yüzde 30'a çıkaracağız. " diye konuştu.
Gazbir-Gazmer'e 2020'de doğal gaz şebekesine belirli oranlarda hidrojen katılmasına ilişkin bir AR-GE görevi verdiklerini bildiren Dönmez, "Türkiye'de ilk defa doğal gaz ile yenilenebilir kaynaklardan elde edilen hidrojenin yüzde 20'ye kadar karıştırılarak şebeke ve iç tesisatlarda kullanılmasının testleri yapıldı ve başarıyla sonuçlandı. Bu çalışmalar sadece evsel kullanımla sınırlı kalmayacak. Aynı mühendislik ekibi hidrojenin sanayide kullanımına yönelik AR-GE çalışmalarına da devam ediyor. İnşallah oradan da güzel neticeler alacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"Hedefimiz 2053 net sıfır emisyon"
Dönmez, hidrojenin depolanabilir olması dolayısıyla sadece üretimde değil depolama teknolojilerinin gelişmesinde de önemli rol oynayacağına işaret ederek, "Türkiye yeşil hidrojen üretimi açısından büyük bir potansiyele sahip. Jeopolitik konumumuzu da göz önüne alırsak küresel hidrojen pazarında bizi güçlü bir oyuncu yapacak bütün enstrümanlara sahibiz. Hedefimiz 2053 net sıfır emisyon. Kilogram başına hidrojen üretim maliyetini 2035 yılında 2,4 dolar, 2050'li yıllara kadar bu rakamı yarıya düşürmeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Dönmez, hidrojen üretiminin depolanmasında yerli aksamın kullanılmasına yönelik teşvik mekanizması oluşturacaklarını aktardı.
Yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi için araştırma, geliştirme ve üretim çalışmalarını destekleyeceklerini de belirten Dönmez, "Hidrojen AR-GE ve üretimi için uygulanacak teşvik ve desteklere ilişkin ilgili bakanlıklarımızla birlikte çalışıyoruz. Elektrolizör kurulu gücümüzü 2030'da 2, 2035'te 5 ve 2053 yılında 70 gigavata çıkarmayı hedefliyoruz." dedi.
Dönmez, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumunun (TENMAK) sorumluluğunda hidrojen üretimi, depolaması ve dağıtımından oluşacak bir hidrojen değer zinciri oluşturacaklarını bildirdi. (Birlik Haber Ajansı-BHA)