TİMBİR Genel Başkanı Dr. Basa: En yakın arkadaşın kim?
Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, internet ve telefon bağımlığı üzerine kaleme aldığı yazıda, Türk tiyatrosunun ustalarından Müşfik Kenter'in yıllar önce bugünü gören yazısına da değinerek bağımlılığın çağımızın en büyük hastalığı olduğuna vurgu yaptı.
İşte O Dikkat Çekici Yazı:
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Sabah hangi arkadaşınız uyandırıyor sizi?
Bir yere gitmek istediğimiz de size kim yol gösteriyor ?
Karnımız acıktığında yemeği, ayağınıza kadar kim getirebiliyor?
Bir şey merak ettiğimizde her şeyin cevabını kim biliyor ?
Günde ortalama 7 saat hangi arkadaşınızla yüz yüze bakışıyorsunuz?
24 saat hiç yanınızdan ayırmadığınız arkadaşınız kim?
Uyurken bile başımızın ucunda olan arkadaşımız kim?
Muhtara gitmene ne gerek var ikametgah kağıdını hemen o alıp gelen arkadaşınız kim?
Temiz kağıdı almak için bir koşuda adliyeden Adli Sicil Belgeni getiren kim?
Borcun mu var bankaya gitmene ne gerek var en yakın arkadaşın istediğin zaman bankadan kredi bağlantısını şıp diye yapar, (Bir tek zamanı geldiğinde paran yoksa yanında bulamazsın bu arkadaşını)
Dahası da var işe de gitmeye ne gerek var uzaktan toplantıları en yakın arkadaşın aracılığıyla yaparsın sen üstte gömlek alta şort giyinsen de olur.
Hatta senin yerine düşünür senin yerine proje de üretir ne gerek var senin düşünmene, çünkü en yakın arkadaşımız hepimizden çalışkan
Bir o kadarda bencil kimsenin seninle arkadaşlık etmesine izin vermez,
Çünkü her şeyi ben yaparım ne gerek başka arkadaşa diyor
Evet En yakın arkadaşımız maalesef cep telefonu oldu.
İnsanlar artık kimseye ihtiyaç duymadan yaşıyor ve bireyselleşiyor
En yakın arkadaşımız yüzünden biraz ondan uzak durup gerçek arkadaşlarımızla gerçek hayatta gerçek işler yapmaya zaman ayırmalıyız
Hayatımızı kolaylaştırdığı doğru ama biz de yalnızlık çukurun içine düştüğünü farkında mıyız gençler için bu çok daha büyük bir problem
Maalesef internet ve telefon bağımlığı çağımızın en büyük hastalığı .
İnsanları birbirinden uzaklaştırıyor .
Duayen sanatçı merhum Müşvik KENTER ne güzel özetlemiş bugünü….
Sevgiyi Tuşlarla mı Yazıyorsunuz?
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, “Fast live”, “Fast food”, “Fast music”, “Fast love”…
Dikte ettirilen “yükselen değerler”, “in” ler, “out” lar…
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam kalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?