Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Doğan: İslam dini dünyayı aydınlatan bir güneş olmuştur
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu, Ankara'da gerçekleştirildi. Burada konuşan Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Hasan Doğan: "İslamofobi bir dönüşüm içindedir. Bu dönüşüm kavramsal olduğu gibi kurumsal da olmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde kurulan İslamofobi Gözlemevi bu kurumsal dönüşümün önemli bir örneğidir" dedi. Doğan, bağırtıyla, gürültüyle, uğultuyla İslam'ın ve hakikatin sesinin bastırılamayacağını vurgulayarak, "İslam dini, Müslüman kimliği dünyayı aydınlatan bir güneş olmuştur ve olmaya devam edecektir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Hasan Doğan: “İslamofobi bir dönüşüm içindedir. Bu dönüşüm kavramsal olduğu gibi kurumsal da olmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde kurulan İslamofobi Gözlemevi bu kurumsal dönüşümün önemli bir örneğidir”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu, Ankara’da gerçekleştirildi.
ATO Congresium’da düzenlenen forumda, açılış konuşmalarının ardından İsmamofobi’nin küresel ve yerel boyutları ele alındı.
Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Doç. Dr. Hasan Doğan, moderatörlüğünü Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal’ın üstlendiği “Yerel Boyutlarıyla İslamofobi” temalı oturumda, 15 Mart’ın İslamofobi’yle Mücadele Günü olarak tescillenmesinin bir farkındalık oluşturduğunu belirtti.
Avrupa’da son yıllarda İslam düşmanlığının artmasına dikkati çeken Doğan, “Almanya’da 2023 yılında 686 İslam karşıtı suç işlendiği ve İngiltere’de camilere yönelik yüzde 35 oranında saldırı düzenlendiği dikkate alındığında koca bir kitleye yönelmiş ciddi bir nefretin olduğu görülmektedir.” dedi.
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansının, İslamofobi’yi İslam dinine mensup bireylerin maruz kaldıkları ayrımcılık olarak tespit etmesinin önemli bir kazanım olduğunu söyleyen Doğan, “İslamofobi bir dönüşüm içindedir. Bu dönüşüm kavramsal olduğu gibi kurumsal da olmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde kurulan İslamofobi Gözlemevi bu kurumsal dönüşümün önemli bir örneğidir. Bu nedenle kavramsal dönüşüm noktasında elde edilen mesafenin küçümsenmeyeceği kanaatindeyim.” diye konuştu.
Bütün bunlar meydana gelirken Avrupa’da İslam karşıtı söylemleriyle öne çıkan aşırı partilerin büyük güç edindiklerini de dile getiren Doğan, Müslümanların inançlarını ve kimliklerini muhafaza ederek toplumlarıyla entegre olmaları gerektiğini vurguladı. İslamofobi’nin hukuk sistemlerinde istenilen şekliyle açık ve net olarak tanımlanan bir suç olmadığını ifade eden Doğan, “Farkındalığın artırılması noktasında İslamofobi ve benzer bazı kavramların bizim yasalarımızda daha net, daha açık zikredilmesi anlamlı olabilir.” dedi.
Doğan, bağırtıyla, gürültüyle, uğultuyla İslam’ın ve hakikatin sesinin bastırılamayacağını vurgulayarak, “İslam dini, Müslüman kimliği dünyayı aydınlatan bir güneş olmuştur ve olmaya devam edecektir.” ifadesini kullandı.
SETA Vakfı Dış Politika Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Muhittin Ataman, “fobi” kelimesinin yanına getirildiği tek dinin İslam olduğunu, İslamofobi’nin ise ırkçı bir kavram olduğunu söyledi.
Gazze olaylarında ciddi bir İslam karşıtlığının tezahür ettiğini belirten Ataman, 7 Ekim’den bu yana Filistinlilere ve Hamas’a yönelik büyük dezenformasyonun tedavüle sokulduğunu ifade etti.
Panelde, Uluslararası Balkan Ünivesitesi’nden Prof. Dr. Shener Bilalli de Bosna Hersek özelinde İslam düşmanlığıyla mücadele stratejilerini anlattı.
“İslamofobinin temelinde duygusal ve psikolojik bir zemin vardır”
Filistin’in Ankara Büyükelçisi Faed Halid Abd Mustafa, moderatörlüğünü RTÜK Başkan Yardımcısı Deniz Güler’in yaptığı “Küresel Boyutlarıyla İslamofobi” başlıklı oturumda, Gazze’deki katliama ve bu esnada küresel medyada ele alınan konulara dikkati çekti.
Dünyanın Filistin ile ilgili çifte standartlı tutumunu eleştiren Mustafa, “Gözler önünde gerçekleşen katliamlar, Gazze’deki her şeyi yok etmiştir. Buradaki en önemli soruların başında medyanın nerede olduğu sorunsalı gelmektedir. Batı medyası olanları hiç olmamış gibi ya da olanları İslam’ın suçu olarak göstermektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Tulane Üniversitesinden Prof. Dr. Raymond Taras da “İslamofobiyi incelerken korku, güvensizlik, ön yargı ve kaygı terimlerinin medyanın toplum üzerindeki tutum belirleyici tavrı ile toplam bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir.” ifadesini kullandı.
Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. İhsan Çapcıoğlu ise “İslamofobi medya alanında temel bir sorun alanı olarak belirlenmelidir. Daha sonra bu soruna yönelik çözüm önerileri sunulmalıdır. Bir taraftan da yeni platformlar var biliyorsunuz. Yani internet tabanlı geleneksel medyanın yerine konumlanan dijital platformlar. Buralarda yayınlanan dizilerle, filmlerle, belgesellerle, birtakım içeriklerle yine toplumun gündeminde algı düzenlemeye çalışılıyor.” diye konuştu.