"Büyük Taarruz, kendimize yeni bir gelecek inşa ettiğimiz tarihî ve önemli bir dönüm noktasıdır"

31 Ağustos 2022 - 10:51

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ağustos Büyük Zafer'in 100. Yılı Özel Programı'nda yaptığı konuşmada, 'Büyük Taarruz, makûs talihimizi yenerek, kendimize yeni bir gelecek inşa ettiğimiz, gerçekten tarihî ve önemli bir dönüm noktasıdır. Millî mücadeleyi, vatan topraklarını pis ayaklarıyla kirleten düşmanla birlikte, onların iplerini elinde tutan yedi düvele karşı da yürüttük' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen “30 Ağustos Büyük Zafer’in 100. Yılı Özel Programı”na eşi Emine Erdoğan ile birlikte katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, geçen hafta Ahlat ve Malazgirt’te Anadolu’yu ebedi vatan yapan zaferin 951. yıl dönümünün coşkusunu yaşadıklarını hatırlattı.

Kütahya ve Afyonkarahisar’da dün 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz’un iki önemli cephesindeki zaferlerin gururunu milletle paylaştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün ise Yunan ordusunun imhası ve kesin bir zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’un son aşaması olan Başkomutan Meydan Muharebesi’nin yıl dönümü olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyoruz” diye konuştu.

Anıtkabir ziyaretinin ardından Devlet Mezarlığı’nda, Millî Mücadele kahramanlarının aile efradıyla buluştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kahramanları tazimle andıkları bu buluşmada Anadolu’yu vatan yapan şehitler ve gazilerin tamamını da dualarından eksik etmediklerini söyledi.

“TARİHİNE YETERİ KADAR SAHİP ÇIKAMAYAN BİR MİLLETİZ”

Bu yıl ilk defa 30 Ağustos Zafer Bayramı tebrikatında ve 30 Ağustos konserinde Millî Mücadele kahramanlarının aile efradının da yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz maalesef tarihine yeteri kadar sahip çıkamayan bir milletiz. Hâlbuki ordumuzun nüvesini teşkil eden Kara Kuvvetleri’nin kuruluşunun 2 bin 231’inci yıl dönümünü geride bırakan, dünyanın dört bir yanında devlet geleneğinin temellerine ilişkin her gün yeni bulgular elde edilen bir milletiz. Hepsini bir kenara bıraktık. Anadolu’daki varlığımızın kökenlerine ve devletlerimizin gücüne bile hakkıyla nüfuz edemediğimiz dönemler geçirdik. Aynı sathi yaklaşımın Millî Mücadele’miz konusunda da yaşandığını itiraf etmeliyiz. Anadolu’daki son devletimizin ilk asrını geride bırakmaya hazırlandığımız şu dönemde artık tarihimizi daha iyi öğrenmemizin, ecdadımızı daha iyi anlamamızın önünde hiçbir mani kalmadığına inanıyorum. Millî Mücadele kahramanlarımızın aile fertleriyle buluşmamızı hem onlar için bir hak teslimi hem de tarihimize ve ecdadımıza daha iyi sahip çıkmamıza vesile olacak bir adım olarak değerlendiriyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha tüm şehit ve gazileri rahmetle yâd ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “30 Ağustos zaferi, Osmanlı’nın son döneminden beri, uzunca süredir savunmada kalan Türk ordusunun ilk büyük taarruzu neticesinde elde edilmiş bir başarıdır. Daha önce Sarıkamış’ta ve Kanal Harekatı’nda yapılan taarruzların istediğimiz sonuçlara ulaşmadığını biliyoruz. Diğer muharebelerimiz de hep savunmaya dayalıydı. Büyük Taarruz, makûs talihimizi yenerek kendimize yeni bir gelecek inşa ettiğimiz, gerçekten tarihi ve önemli bir dönüm noktasıdır. Millî Mücadele’yi, vatan topraklarını pis ayaklarıyla kirleten düşmanla birlikte onların iplerini elinde tutan yedi düvele karşı da yürüttük. Anadolu topraklarında tutunmanın pahalıya patlayacağını görenler, hep yaptığı gibi vekâlet savaşı yoluna gitmişlerdir. Tıpkı bugün olduğu gibi o dönemde de Yunanlıların sırtını sıvazlayan birileri, Afyon’daki cephe hattında kurulan tahkimatı ‘Türkler bunları 5-6 ayda aşamaz.’ ifadesiyle tanımlamışlardır. Hâlbuki 26 Ağustos sabahı ordumuz, sadece iki gün içinde bu tahkimatın tamamını yerle bir ve düşmanın çoğunu da imha etmiştir. Bizim komutanlarımız savaşı, bizzat cephenin içinde idare ederken, Yunan ordusu 330 kilometre ötedeki İzmir’den emir almaya çalışıyordu. Çünkü onlar işgalci olmanın rahatlığı içindeyken, biz vatanımızı savunmanın inancı, haklılığı ve azmiyle mücadele ediyorduk.”

“ANADOLU’DAKİ VARLIĞIMIZI İNŞALLAH EBEDİYEN KALICI HÂLE GETİRECEK DESTANSI BİR ZAFER KAZANDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıl sonra tekrar Anadolu’ya hâkim olma rüyası görenlerden canlarını kurtarabilenlerin sadece 2 hafta sonra kendilerini İzmir’den ayrılan gemilere zor attıklarını anımsatarak, “Tarihe Başkomutan Meydan Muharebesi diye geçen 30 Ağustos Zaferi, Osmanlı’nın Sırplara karşı kazandığı Sırpsındığı zaferine benzetildiği için Rumsındığı diye de adlandırılmıştır. Sırpsındığı ile Osmanlı Balkanlar’daki varlığını yıkılışına kadar kalıcı hâle getirmişti. Biz de Rumsındığı ile Anadolu’daki varlığımızı inşallah ebediyen kalıcı hâle getirecek destansı bir zafer kazandık” diye konuştu.

Bir asır önce kendi halklarını ve ülkelerini felakete sürükleyen Yunanistanlı siyasetçilerin maalesef bugün de aynı yanlışta ısrar ettiklerini gördüklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hep söylediğimiz gibi Yunanistan, bizim ne siyasi ne ekonomik ne de askerî olarak dengimiz ve muhatabımız değildir. Tıpkı bir asır önce olduğu gibi bugün de Yunanistan’ı kullanarak, ülkemizin vaktini ve enerjisini boşa harcatmaya çalışanların asıl niyetlerini biliyoruz. Son günlerde yaşanan gelişmeler, bu gerçeği inkârı mümkün olmayan bir açıklıkta herkesin önüne sermiştir. Bilindiği gibi Ege’de uluslararası hava sahasında NATO görevi icra eden F-16 uçaklarımıza, Yunanistan’ın Girit Adası’na konuşlandırdığı Rus menşeli S-300 Hava Füze Sistemleri tarafından radar kilidi atılmıştır. Bir ülke uçağına radar kilidi atılması düşmanca bir davranıştır. Hele bu uçak NATO görevi icra ediyorsa bu düşmanlık doğrudan tüm üyeleriyle NATO’ya yapılmış demektir. Yunanistan hava sahamızı ihlal ve uçaklarımızı tacizle başlayan hasmane tavırlarını S-300 radar kilidi atma seviyesine çıkartarak, aslında bize değil, NATO’ya ve müttefiklere meydan okumuştur, o kabiliyeti ve gücü varsa.”

“BİZ F-35’LERLE S-400’LERİ ASLA AYNI SİSTEMDE KULLANMAYACAKTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’nun en büyük gücü ABD’nin, Türkiye’nin tamamen kendi güvenlik ihtiyaçları için olduğunu defaatle ifade ettiği S-400 sistemleri almasını, güya kendi uçaklarına tehdit olarak gördüğünü belirterek, şunları aktardı: “Bu adımımız peşinatını ödediğimiz F-35 uçaklarının verilmemesinden her alanda savunma sanayi ürünlerine ve hatta daha ötesine geçen ambargolara maruz bırakılmaya varan fiili eylemlerle karşılanmıştı. Şimdi aynı Amerika’nın Yunanistan’ın bir NATO hava gücüne karşı S-300 sistemlerini harekete geçirilmesine nasıl cevap vereceğini merakla bekliyoruz. Üstelik Amerika, bize vermediği F-35’leri Yunanistan’a ikram ederek Rus hava savunma sistemlerinin güya gözü gibi sakındığı bu uçaklarla aynı çuvala girmesinin yolunu kendi eliyle açmıştır. Biz tedarikçi ülkeye sözümüz gereği F-35’lerle S-400’leri asla aynı sistemde kullanmayacaktık, kullanmazdık. Ama hiçbir hukuki, ahlaki, insani sınır tanımayan Yunanistan’ın bu pervasızlığı yapacağından kimsenin şüphesi olmasın.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın Hindistan’ın S-400 tedarikini yaptırım dışı bıraktığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Demek ki mesele Rus hava savunma sistemleri ile Amerikan askerî ürünlerinin birlikte kullanılması değil, bizatihi ve mahsusan Türkiye’dir. Bize F-35 vermiyorlar, aldığımız alternatif savunma sistemlerine tepki gösteriyorlarmış, saçma sapan konulara kadar varan ambargolar uyguluyorlarmış. Açıkçası, hiçbiri umurumuzda değil. Biz, bizden esirgenen her ürünü er veya geç üretme kabiliyetine, kapasitesine, kararlılığına sahip bir ülkeyiz, Türkiye’yiz. Kendi vizyonumuz ve hedeflerimiz doğrultusunda ihtiyaç duyduğumuz her teknoloji geliştirme, her eseri inşa etme, her hizmeti sunma imkanını yakalamış bir ülkeyiz. Talep ettiğimiz uçakların verilmesinin herhangi bir konuda destek sağlanmasının bizim için tek anlamı, ülkemize karşı gösterilen dostluğun işareti olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçen 20 yılda kurdukları altyapının üzerinde her alanda olduğu gibi savunma sanayinde de kendi göbeğini kendi kesecek seviyeye geldiğini belirtti.

Bundan sonrasının sadece planlama, önceliklendirme, geliştirme, üretme ve zaman meselesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşte bu inanç ve kararlılıkla, cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023’ü cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye yüzyılı hâline getirecek yeni bir atılımın başlangıcı hâline inşallah dönüştüreceğiz. Ülkemizin 20 yıl önceki seviyesiyle bugünkünü mukayese eden vicdan sahibi herkes aradaki asırlık farkı görecek ve kabullenecektir. Bundan 11 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilan ettiğimizde kendi akıllarınca bizimle dalga geçenler, şimdi sahip olduğumuz üretim ve ihracat gücü karşısında öncelik edinme peşinde koşmaktadır. Elbette bununla kalmıyoruz. Hatta hâlâ hazırda sahip olduğumuz altyapıyı sadece bir başlangıç kabul ederek hazırlıklarına başladığımız 2053 vizyonumuzla ülkemizi dünya liginin en üstüne çıkarmayı hedefliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışan budur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Ağustos’ta Malazgirt’te, Alparslan’ın Anadolu kapılarını açtığı topraklarda otağlarda olduklarını belirterek, “Oradan, Fatih ve cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ile büyüyen bir Türkiye. Türkiye, kendine yakışanı yaptı, yapıyor ve yapacaktır, bunu herkes bilsin Yunanistan’ın adalara üsler tesis etmesi, kurması Türkiye için hiçbir zaman anlam teşkil etmez. Burada düşünmesi gereken Yunanistan’a bunca desteği verenler, kendileri bundan sonra ne yaparlar, onu bilemem” diye konuştu.

Katılımcıların 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, orduların başkomutanı Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Millî Mücadele kahramanlarını rahmetle yâd etti.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YURT DIŞINDA GÖREVLİ MEHMETÇİK İLE GÖRÜŞTÜ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, sırasıyla Azerbaycan Görev Grup Komutanlığı, Libya Görev Grubu Komutanlığı, Katar Türk Birleşik Müşterek Komutanlığı, Somali Türk Görev Kuvvet Komutanlığı ve Bosna Hersek Türk Temsil Heyeti Başkanlığına video konferans yöntemiyle bağlanarak, görevli Mehmetçik ile görüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Görev Grup Komutanı Korgeneral Bahtiyar Ersay’a hitaben, “Karabağ’da verdiğiniz mücadeleyi biliyorum. Bu mücadelenin şu ana kadar nasıl bir güvenle yürütüldüğünü gördük. Bundan sonraki süreçte de özellikle Azeri kardeşlerimizle beraber bu dayanışmayı, bu mücadeleyi göstereceğinize inanıyorum” dedi.

Bosna Hersek Türk Temsil Heyeti Başkanı Kurmay Albay Mustafa Büyükköroğlu ile görüşmesinin ardından ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Malum bulunduğunuz yer rastgele bir yer değil. Orası Evlad-ı Fatihan. Aliya İzzetbegoviç’i ölümünden bir gün önce hastanede ziyaret ettiğimde bize o toprakların Türkiye’ye emanet olduğunu söyledi. Daha sonra oğlu ile konuştuğumuzda, ‘Babamın şuur o ana kadar adeta kapalıydı, sizinle konuşmaya başladıktan sonra şuuru açıldı’ dedi. Aliya, Evlad-ı Fatihan olan bu toprakların Türkiye ile çok ciddi manada bir koordinesinin olması gerektiğini söyledi. Allah rahmet eylesin. Sizler şimdi orada çok farklı bir görevi icra ediyorsunuz. Şahsınızda tüm diğer subay kardeşlerimize ve erata aynı şekilde Allah’tan güç, kuvvet temenni ediyorum. Siz Bosna Hersek’in bir güvencesi olarak orada görev ifa ediyorsunuz. Türkiye oralardaki insanlar için adeta bir yediemindir. Sınırlarımız ve sınırlarımız ötesinde görev yapan kahramanlarımızın her birine şükranlarımı sunuyorum.”